AİLE-ÇOCUK

Yukarıdaki gruplar haricindeki genel bilgilendirme mesajlarınızı bu başlık altında yazabilirsiniz...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
demet_kandogmus
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 102
Kayıt: Prş Mar 20, 2008 1:51 pm
Konum: Türkiye

AİLE-ÇOCUK

Mesaj gönderen demet_kandogmus » Cmt May 17, 2008 1:36 pm

Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün olsaydı: Ona işaret parmağımı kaldırıp yasaklar koymak yerine, parmaklarıyla resim yapmayı öğretirdim. Hatalarını daha az düzeltir, onunla daha cok yakınlık kurmaya çalışırdım. Onu sadece gözlerimle izler, saat kısıtlamaları koymazdım. Daha bilgili olmaya çalışır, daha cok şefkat gösterirdim. Onunla daha çok yürüyüşlere çıkar, uçurtmalar uçururdum. Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak yerine, onunla oyun oynardım. Onunla kırlarda koşar, yıldızları seyrederdim. Onunla daha az çekişir, ona daha çok sarılırdım. Önce benlik saygısı kazanmasını sağlar, sonra bir ev almaya çalışırdım. Ona her zaman katı davranmaz, onu daha çok onaylar ve yüreklendirirdim. Güç konusunda daha az ders verir, sevgi konusunda daha çok şey öğretirdim.
- Diane Loomans


[font=Comic Sans MS]AĞAÇ YAŞ İKEN EĞİLİR DERLER...
OKUL EĞİTİMİNDEN ÖNCE BİRE BİR ÇOCUKLARA AİLELERİNCE VERİLEN EĞİTİM HAKKINDA NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ???
[/font]

EM-re
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 785
Kayıt: Çrş Oca 10, 2007 12:49 am
Konum: Almanya

Mesaj gönderen EM-re » Cmt May 17, 2008 2:26 pm

[font=Comic Sans MS]demet güzel yegenim cok güzel bi konuya deginmişsin peki biz ilerde nasip olursa anne baba oldugumuzda biz aile görevimizi illaki en iyi bi şekilde yerine getircez yada yapmaya çalışıcaz peki büyüdügü ortam yasadıgı çevrede aynı kolaylıgı saglıyacakmı artık insanlar istanbulda cocuklarını büyültmeye korkuyolar hatta bu yüzden memleketlerine gidenler bile var illa dışarıya arkadaşlarının yanına gitmek isticek yani çocuktur herşeyi yapmak ister eve bağlıyamayız dayağa ve şiddete herkes gibi bende karşıyım ama aile terbiyesinden daha önemli yasıyacagı arkadas ortamı ve büyüdügü çevre [/font]
Söz; agizdan cikincaya kadar senin esirin, agizdan ciktiktan sonra sen onun esirisin...!

Kullanıcı avatarı
mehtap25_60
Aktif üye
Aktif üye
Mesajlar: 896
Kayıt: Sal Ara 05, 2006 8:35 pm
Konum: Türkiye
İletişim:

Mesaj gönderen mehtap25_60 » Cmt May 17, 2008 2:46 pm

Ona işaret parmağımı kaldırıp yasaklar koymak yerine, parmaklarıyla resim yapmayı öğretirdim.
NE GÜZEL SÖYLEMİŞ....

VALLA BİZ TOPLUM OLARAK KIZINI DÖVMEYEN DİZİNİ DÖVER MANTIĞINDA İNSANLARIZ...okul öncesi eğitim bence çok önemli çocuk ailesinin aynası oluyor çünkü...
Resim

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Cmt May 17, 2008 3:00 pm

Okul Öncesi Eğitimi, doğumdan, zorunlu eğitim yaşına kadar, çocukların gelişim özellikleri, bireysel farklılıkları ve yetenekleri göz önüne alınarak, çocukların sağlıklı bir biçimde fiziksel, duygusal, dil, sosyal ve zihinsel yönden gelişimlerini sağlayıcı, olumlu kişilik temellerinin atıldığı, yaratıcı yönlerinin ortaya çıkarıldığı, çocukların kendilerine güven duymalarının sağlandığı, ebeveyn ve eğitimcilerin etkin olduğu sistemli bir eğitim diye tanımlayabiliriz.Zaten ülkemizdede zorunlu hale getirilmektedir.

EM-re
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 785
Kayıt: Çrş Oca 10, 2007 12:49 am
Konum: Almanya

Mesaj gönderen EM-re » Cmt May 17, 2008 3:46 pm

[font=Arial]erkan abi çok güzel söylemişsiniz bide herşeyden önce GÜVEN lazım dimi [/font]
Söz; agizdan cikincaya kadar senin esirin, agizdan ciktiktan sonra sen onun esirisin...!

Kullanıcı avatarı
mehtap25_60
Aktif üye
Aktif üye
Mesajlar: 896
Kayıt: Sal Ara 05, 2006 8:35 pm
Konum: Türkiye
İletişim:

Mesaj gönderen mehtap25_60 » Cum May 30, 2008 2:10 pm

Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ahmet hazırlanmamıştı.Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu.Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.


Öğretmeni, onun bu hâlini fark etti:
- Hayrola Ahmet, dedi. Eve gitmeyecek misin?


Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:
- Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim.
- Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım?
- İlhan arkadaşımız var ya…
- Evet, ne olmuş İlhan’a?
- Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler koymuyor.
- Ee?
- Ona yardım etmek istiyorum. Ama benim yardım ettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona verseniz?

Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü.Ahmet hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardım etmek istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu.


Nurhan Öğretmen:
- Dur bakalım Ahmet, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum?
- Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum.
- Nerede çalışıyorsun?
- Simit satıyorum.


Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi şimdi. Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu.


Nurhan Öğretmen, Ahmet’e döndü:
- Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu.
- Çok zengin bir işadamı…
- Niçin?
- İnsanlara daha çok yardım etmek için…
- Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak şimdi Ahmet, İlhan’ın ailesinin durumu pekiyi değil; bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen acele etme; çok zengin olduğun zaman insanlara yardım edersin.Olmaz mı?
- Olmaz, dedi Ahmet. Şimdi yapmalıyım.
- Neden olmaz?
- Üç sebepten dolayı olmaz.


Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor.

İkincisi: “Ağaç yaş iken eğilir.” deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde hiç ya pamam.

Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar.


Nurhan Öğretmen, karşısında büyük biri varmış gibi dinliyordu:
- Bu sonuncusunu pek iyi anlayamadım, dedi.?

- Açıklayayım öğretmenim, dedi Ahmet. Şimdi, çok zengin olmadığım için, ancak günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını veremem. Allah, Cennet’i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna göre Cennet’in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennet’e girebilirim. Bundan daha kârlı bir yatırım olur mu?


Nurhan Öğretmen’in gözleri dolmuştu. Başını “Evet” anlamında sallarken Ahmet'i evine yolladı.

Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak için masasına döndüğünde Ahmet’in bıraktığı parların masaüstünde kaldığını fark etti. Sandalyesine gayrı ihtiyarı oturdu ve paraları eline aldı. Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar onlardan bile kıymetliydi. Öyle bu paralar, Bu bozuk SİMİT paraları, Cenneti satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını.

Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, Tarif edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı … Ağladı.

Kendine geldiğinde akşam olmuştu. Yavaş yavaş sınıftan çıkıp okuldan ayrılırken bekçi Sadık “ Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak, Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak” diye Nurhan öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin hayretler içinde “ Ne dediniz hocam “ demesini bile duymayan Nurhan öğretmen bekçinin şaşkın bakışları altında akşamın alaca karanlığına karışıvermişti
Resim

Cevapla

“DİĞER - GENEL - ANONİM - AKLINIZA GELENLER” sayfasına dön