DEDE GECESİ ni biliyor muydunuz?
- yilmaz.sahin
- Forum Yöneticisi
- Mesajlar: 2053
- Kayıt: Cmt Tem 15, 2006 2:08 am
- Konum: İstanbul
- İletişim:
DEDE GECESİ ni biliyor muydunuz?
Demircili'li kışın Demircili dışında yaşadığı için, Rumi yılbaşıda bu zamana denk geldiği için benim gibi bir oğumuzun bu olaydan haberi olmadığını düşünerek sitede haberi yapılan DEDE GECEsi hakkında bilgisi, tecrübesi ve yorumu olanları bu mesaja cevap vermeye davet ediyorum. Bilgilenelim.
"Söz uçar yazı kalır"
- ERKAN_OZDEMIR
- Onursal Üye
- Mesajlar: 2218
- Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
- Konum: Amasya
Demircilide dede gecesi olduğunu biliyordum ama son zamanlarda devam attiğini bilmiyordum.Eskiden aynı arkadaşlarımızın yaptığı gibi,çeşitli kılıklara girilip evler tek tek dolaşılır hediyeler toplanırdı.Bu geleneği devam ettiren ve burada isimleri geçen kardeşlerimize çoooooooooooooooooooook teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Erkan ÖZDEMİR.
Saygılarımla.
Erkan ÖZDEMİR.
slm
BEN EPEYDEN BERİ BU EGLENCENİN YAPILDIGINI BİLİYORUM.HATTA ÖNCEDEN DEDE KILIGINDAKINI GÖRDÜMMÜ AGLAMAYA BASLIYODUM O ANDA SOGUK Bİ ATMOSFER OLUYO.SİMDİDE GENCLERİMİZ GÜZEL EGLENCE YASATTILAR KASABA SAKINLERINE.COK TESKKURLER.
- Demircili_kiz
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 1022
- Kayıt: Pzr Ağu 26, 2007 5:08 pm
- Konum: Yurt Disi /Almanya
- İletişim:
eee nerde bizim kasabanin ihtiyar delikanlilari :) yaa su dede gelenegini birde onlarin agzindan dinleyelim . evet böyle bir eglencenin tertiplendigini duymustum büyüklerimizden . hala süre geldigini bilmiyordum.
Yarabbi! Hakkımda hayırlı olanı, gönlüme razı eyle. Gönlümde olanıda hakkımda hayırlı eyle.
merhabalar
dede gecesi dediniz de
bizde ona yelsırtı deriz
oyunun adıda DİLKİ (tilki)
köyün gençleri toplanır birtane dede bir tane gelin bir tane dilki kılığında üç ana aktör vardır ve yanlarında çeşitli tip ve kılıklarda dilkinin avanesi vardır.
dedenin üzerinde eski elbiseler yırtık pırtık, sırtında kanburlaştırmak için minder, yünden saç sakal bıyık elinde baston veya sopa
gelin başında allı pullu yazma duvak tarzı örtü sırtında salta yelek seyvanlı entari belinde kuşak üzerinde boncuklar ellerinde ziller şakır şakır
dilki kafasında tavşan kulakları alnında yuvarlak bir ayna sırtında koyun postu boynunda kelekler çanlar ve üçtane acaip mahluk ve peşinde cumbur cömaat haydi kolay gelsin
köyün altbaşından veya üst başından hane hane gezmeye başlarlar vardıkları her hanenin kapısında çeşitli tiyatrovari oyunlar güldürü tarzı konuşmalar ve gelinin dilki ile oynaması dedenin acayip göbek atması................ ardından bulgur ve yağ toplanır her hane böyle dolaşılır ama eğlenceninde danıskası yapılır sonra bir evde toplanılır toplanmış olan bulgur yağ ile pilav edilir artık yanında başka birşey verilmişse oda çeşniliği olur ve hep beraber ziyafet çekilir.
enteresan olan bir durumda
ertesi gün herkes evinde bekler sabah ilk kimgelecek diye
eğer iyi biri gelirse onu güzelce ağırlar çünkü o sene o iyi adamın veya kadının uğuruna inanılır
yok eğer sevmediği veya kötü karakterli biri gelirse ocaktan oğsevüyü ( yanan odun parçası) kaptığı gibi herifi kovalar resmen kaçmassa yakar
ve sabah bunun gibi olaylar her evde yaşanır
şimdi düşünüyorumda bu bir batıl inançmı hurafe mi yoksa eskilerden gelen bir kültürmü idi ?
ve bir anı:
bizim köyde rahmetlik üzeyir ağa vardı
bu dilki oyunu köyde gençler yapar
gençlerden önce çocuklar toplanmış köyün üstbaşından başlamış ve üzeyir ağayıda dolanmışlar ve bulguru toplamışlar
gençler biraz geç başlamışlar gece yarısı zıngır zıngır üzeyir ağanınkapısına dayanmışlar üzeyir ağa yatmış imiş bu hesapsız gürültüye sinirlenen üzeyir ağadun gömlek fılamış "ulan geçmişini.....................bu kçıncı dilki "diye kapının küsküsünü eline alınca bizim esas dilki tayfası peren peren kaçışmış
tabi ertesi gün anlaşılmış hadise ve bu söz bizim orda bir deyim haline gelmiş
"bu kaçıncı dilki " şeklinde
bizdeki böyle
bakalım sizdeki nasılmış
dede gecesi dediniz de
bizde ona yelsırtı deriz
oyunun adıda DİLKİ (tilki)
köyün gençleri toplanır birtane dede bir tane gelin bir tane dilki kılığında üç ana aktör vardır ve yanlarında çeşitli tip ve kılıklarda dilkinin avanesi vardır.
dedenin üzerinde eski elbiseler yırtık pırtık, sırtında kanburlaştırmak için minder, yünden saç sakal bıyık elinde baston veya sopa
gelin başında allı pullu yazma duvak tarzı örtü sırtında salta yelek seyvanlı entari belinde kuşak üzerinde boncuklar ellerinde ziller şakır şakır
dilki kafasında tavşan kulakları alnında yuvarlak bir ayna sırtında koyun postu boynunda kelekler çanlar ve üçtane acaip mahluk ve peşinde cumbur cömaat haydi kolay gelsin
köyün altbaşından veya üst başından hane hane gezmeye başlarlar vardıkları her hanenin kapısında çeşitli tiyatrovari oyunlar güldürü tarzı konuşmalar ve gelinin dilki ile oynaması dedenin acayip göbek atması................ ardından bulgur ve yağ toplanır her hane böyle dolaşılır ama eğlenceninde danıskası yapılır sonra bir evde toplanılır toplanmış olan bulgur yağ ile pilav edilir artık yanında başka birşey verilmişse oda çeşniliği olur ve hep beraber ziyafet çekilir.
enteresan olan bir durumda
ertesi gün herkes evinde bekler sabah ilk kimgelecek diye
eğer iyi biri gelirse onu güzelce ağırlar çünkü o sene o iyi adamın veya kadının uğuruna inanılır
yok eğer sevmediği veya kötü karakterli biri gelirse ocaktan oğsevüyü ( yanan odun parçası) kaptığı gibi herifi kovalar resmen kaçmassa yakar
ve sabah bunun gibi olaylar her evde yaşanır
şimdi düşünüyorumda bu bir batıl inançmı hurafe mi yoksa eskilerden gelen bir kültürmü idi ?
ve bir anı:
bizim köyde rahmetlik üzeyir ağa vardı
bu dilki oyunu köyde gençler yapar
gençlerden önce çocuklar toplanmış köyün üstbaşından başlamış ve üzeyir ağayıda dolanmışlar ve bulguru toplamışlar
gençler biraz geç başlamışlar gece yarısı zıngır zıngır üzeyir ağanınkapısına dayanmışlar üzeyir ağa yatmış imiş bu hesapsız gürültüye sinirlenen üzeyir ağadun gömlek fılamış "ulan geçmişini.....................bu kçıncı dilki "diye kapının küsküsünü eline alınca bizim esas dilki tayfası peren peren kaçışmış
tabi ertesi gün anlaşılmış hadise ve bu söz bizim orda bir deyim haline gelmiş
"bu kaçıncı dilki " şeklinde
bizdeki böyle
bakalım sizdeki nasılmış
- mehtap25_60
- Aktif üye
- Mesajlar: 896
- Kayıt: Sal Ara 05, 2006 8:35 pm
- Konum: Türkiye
- İletişim:
- mehtap25_60
- Aktif üye
- Mesajlar: 896
- Kayıt: Sal Ara 05, 2006 8:35 pm
- Konum: Türkiye
- İletişim:
huseyni yazdı:kusurabakmayın MELTEM&MEHTAP
henüz o zamanlar video nası bişey bilinmiyodu
hatta televizyon bile yoktu
bizim köyde birisinin radyosu vardı onada
siyez ambarı derlerdi ( yem kutusu ) sandık gibi bişey
nerdeeeen nereye
kusura bakmayın demişsiniz ama zaten kusura bakılacak bi durum söz konusu değil... 8)
konuyu nasıl okudunuz bilemiycem ama yeni yapılan dede gecesi çekilseydi gibilerinden söyledim....(30 sene önce yapılan dedegecelerinden değil)....
- emrahyildiz
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 381
- Kayıt: Cum Ara 28, 2007 5:14 pm
- Konum: İstanbul
- salih.cinar
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 869
- Kayıt: Cum May 25, 2007 11:17 pm
- Konum: Türkiye
- İletişim:
BENDE ilk kez duyuyorum :? babama sorup öğrenmem gereken bişey sanırım...
babam çocukluğunu anlatır bazende eskiden köy odalarında büyüklerin yaptığı sohbetleri anlatırda bazen kendi kendime derim ki babamlar çok şanslıymış...
bütün köylüler bir arada. eğlenceler düğünler ne güzelmiş ya....
babam çocukluğunu anlatır bazende eskiden köy odalarında büyüklerin yaptığı sohbetleri anlatırda bazen kendi kendime derim ki babamlar çok şanslıymış...
bütün köylüler bir arada. eğlenceler düğünler ne güzelmiş ya....
HERŞEYİ BİLMENE GEREK YOK, HADDİNİ BİL YETER...
Çocukluğumda hayal meyal hatirladığım an' lar vardı. Bu da onlardan birisi herhalde. Beyaz pamuk sakalları, sırtındaki kamburu ile kalabalıkların arasından gördüğümüz dede, boyumuza kadar yağan karların yağdığı soğuk kış gecelerinde, bizim çocukluğumuzun masal kahramanı gibiymiş meğer.
Hüseyni kardeşimizin anlattıklarından sonra, bu olayın, kaybolan kütlür değerlerimizden birisi olduğunu düşünebiliriz.
Her yıl yazları köyümüze gidiyoruz. Fakat köyümüzde hiçbir gelenek, hiçbir yöresel iz ve yöresel oyunun izi kalmamış artık.
Benim kanaatim odur ki, diğer köylere nazaran bizim köyümüzün modernleşme sürecinde büyük bir kültür erozyonuna maruz kaldığını görmekteyiz. Yine kanaatim odur ki, köyümüzün böylesine bozulmasınının, kendi kültür ve manevi değerlerinden uzaklaşmasının sebeplerinden en önmelisi, dışa açık olması, yani Samsun, Terme, Çarşamba, İstanbul ve daha sonra da Avrupa' ya açılmış olması rızkını oralardan kazanırken, özünden uzaklaşmasıdır.
Memleketimin güzel insanlarını sıkmak istemiyorum ama bu durum öteden beri beni yaralamakta ve kaygılandırmakta. Böyle anlamlı bir sitenin kurulması, bu kültür erozyonuna belki de bir cevap, bir çığlık olur. Bizden sonraki kuşaklara daha seviyeli bir Demircili bırakırız inşallah.
yu
Hüseyni kardeşimizin anlattıklarından sonra, bu olayın, kaybolan kütlür değerlerimizden birisi olduğunu düşünebiliriz.
Her yıl yazları köyümüze gidiyoruz. Fakat köyümüzde hiçbir gelenek, hiçbir yöresel iz ve yöresel oyunun izi kalmamış artık.
Benim kanaatim odur ki, diğer köylere nazaran bizim köyümüzün modernleşme sürecinde büyük bir kültür erozyonuna maruz kaldığını görmekteyiz. Yine kanaatim odur ki, köyümüzün böylesine bozulmasınının, kendi kültür ve manevi değerlerinden uzaklaşmasının sebeplerinden en önmelisi, dışa açık olması, yani Samsun, Terme, Çarşamba, İstanbul ve daha sonra da Avrupa' ya açılmış olması rızkını oralardan kazanırken, özünden uzaklaşmasıdır.
Memleketimin güzel insanlarını sıkmak istemiyorum ama bu durum öteden beri beni yaralamakta ve kaygılandırmakta. Böyle anlamlı bir sitenin kurulması, bu kültür erozyonuna belki de bir cevap, bir çığlık olur. Bizden sonraki kuşaklara daha seviyeli bir Demircili bırakırız inşallah.
yu
- selemenlihakan
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 127
- Kayıt: Pzr Ara 31, 2006 9:17 pm
- Konum: Türkiye
- İletişim:
-
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 287
- Kayıt: Prş Oca 24, 2008 9:54 am
- Konum: İstanbul
DEMİRCİLİDE DEDE GECESİ
( RUMİ YILBAŞI KUTLAMASI)
*Dede ve Nine: Yaşlı kişiler veya sırtına yastık konularak kamburlaştırılmış kişiler oynarlar.
İhtiyar heyeti ve efeler ateşin yakıldığı meydana gelirler. Ateşin yanması ile çalınmaya başlanan davullar ve zurnalar susar. Efeler ve ihtiyar heyeti:
-Ah ulan kahpe gençlik, şeklinde içlenirler. Oyun alanına gelen deve önüne geleni ısırmaya çalışarak sağa sola saldırır, panik başlar, bunu önlemek için deve ıhtırılır, ortam sakinleşince, muhtar topluluğu selamlayarak konuşmaya başlar. O yıl ki sorunlardan örneğin kıtlıktan, kuraklıktan, ormanda çalışan işçi paralarının verilmemesinden dem vurur, yardım isteyen köylülere:
-Ula deyyuslar, oyununuzu bana mı verdiniz ki, benden yardım istersiniz gidin başkasına, der.
Sırığın ucuna kuruyemiş bağlanır. Almak isteyenlerin üzerine soğuk su dökülür. Suyu yemeden yemişi kapmak marifettir, bunu başaranlar kahraman ilan edilir. 5-10 dk süren bu bölümden sonra ana oyuna geçilir.
Efeler gelini kaçırırlar. Muhtar ve ihtiyar heyeti toplanarak verilecek cezayı kararlaştırılırlar. Genellikle falaka cezası verilir. Jandarma tarafından yakalanan efeler falaka dayağını yedikten ve hapiste cezasını çektikten sonra özgürlüklerine kavuşur. Efelerden birisi gelinle evlendirilir.
Ana oyundan sonra dede ve nine atışmaya başlarlar. Bütün Anadolu türkülerinde veya oyunlarında o veya bu şekilde rastlanılan cinsellik burada da kendini gösterir. Nine dedeye:
-Igdışlık eşekler, gibi kaç kere deneyecen... der. Gülüşmeler arasında konuşmalar devam eder... kuşak çatışmalarına değinen diyaloglarda vardır.
Daha sonra davul zurna eşliğinde efeler oynarlar, oturulur ve son bölüm olan kim? nerede? ne yapıyor? oyunu oynanır.
- Urus (Rus) Bakkal nerede?
- Bakkal da...
- Ne yapıyor?
- Damatlardan mal kaçırmak için hesap yapıyor.
- İsmail Yıldırım nerede?
- Terzide,
- Ne yapıyor?
- Bozuk kumaşları dikiyor.
- Koca Hasan nerede ?
- Kahvede,
- Ne yapıyor ?
- Kullanılmış çayları,kurutup tekrar demlemeye çalışıyor.
- Irzuvan nerede?
- Pazarda,
- Ne yapıyor?
- Çürük yumurta satmaya çalışıyor.
Bu şekilde isim yapan kişiler anılır, taklitleri yapılır. Yerel parodilerde de rastlanır. Iramazan amcanın askerdeki oğlundan gelen mektubu irticalen komik bir şekilde okunması gibi.
Türk mitolojisinde ateş "hayatın temeli, yaşamın devam etmesi, yuva, aile, aile ocağı" gibi birçok anlamlara gelse de meydan da yakılan ateş, törenlerde yakılan ateş "imparatorun tahta çıktığını göğe haber verme anlamına gelir (Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, s. 527. cilt 2). Meşale de bir imparatorun tahta çıkışını andıran bir öğe olmadığına göre yakılan ateş yaşamın devam etmesi, dirliği düzenliği" simgeliyor olabilir.
Neolitik Dönemde yaygın olan kurumuş hayvan başlarının evlerin duvarına asılması kültünü andıran at ve deve tasvirleri, külcüdeki Arap etkisi ve kül gibi ateş gibi öğeler meşale oyununun oldukça köklü bir oyun olduğunu göstermektedir .
( RUMİ YILBAŞI KUTLAMASI)
*Dede ve Nine: Yaşlı kişiler veya sırtına yastık konularak kamburlaştırılmış kişiler oynarlar.
İhtiyar heyeti ve efeler ateşin yakıldığı meydana gelirler. Ateşin yanması ile çalınmaya başlanan davullar ve zurnalar susar. Efeler ve ihtiyar heyeti:
-Ah ulan kahpe gençlik, şeklinde içlenirler. Oyun alanına gelen deve önüne geleni ısırmaya çalışarak sağa sola saldırır, panik başlar, bunu önlemek için deve ıhtırılır, ortam sakinleşince, muhtar topluluğu selamlayarak konuşmaya başlar. O yıl ki sorunlardan örneğin kıtlıktan, kuraklıktan, ormanda çalışan işçi paralarının verilmemesinden dem vurur, yardım isteyen köylülere:
-Ula deyyuslar, oyununuzu bana mı verdiniz ki, benden yardım istersiniz gidin başkasına, der.
Sırığın ucuna kuruyemiş bağlanır. Almak isteyenlerin üzerine soğuk su dökülür. Suyu yemeden yemişi kapmak marifettir, bunu başaranlar kahraman ilan edilir. 5-10 dk süren bu bölümden sonra ana oyuna geçilir.
Efeler gelini kaçırırlar. Muhtar ve ihtiyar heyeti toplanarak verilecek cezayı kararlaştırılırlar. Genellikle falaka cezası verilir. Jandarma tarafından yakalanan efeler falaka dayağını yedikten ve hapiste cezasını çektikten sonra özgürlüklerine kavuşur. Efelerden birisi gelinle evlendirilir.
Ana oyundan sonra dede ve nine atışmaya başlarlar. Bütün Anadolu türkülerinde veya oyunlarında o veya bu şekilde rastlanılan cinsellik burada da kendini gösterir. Nine dedeye:
-Igdışlık eşekler, gibi kaç kere deneyecen... der. Gülüşmeler arasında konuşmalar devam eder... kuşak çatışmalarına değinen diyaloglarda vardır.
Daha sonra davul zurna eşliğinde efeler oynarlar, oturulur ve son bölüm olan kim? nerede? ne yapıyor? oyunu oynanır.
- Urus (Rus) Bakkal nerede?
- Bakkal da...
- Ne yapıyor?
- Damatlardan mal kaçırmak için hesap yapıyor.
- İsmail Yıldırım nerede?
- Terzide,
- Ne yapıyor?
- Bozuk kumaşları dikiyor.
- Koca Hasan nerede ?
- Kahvede,
- Ne yapıyor ?
- Kullanılmış çayları,kurutup tekrar demlemeye çalışıyor.
- Irzuvan nerede?
- Pazarda,
- Ne yapıyor?
- Çürük yumurta satmaya çalışıyor.
Bu şekilde isim yapan kişiler anılır, taklitleri yapılır. Yerel parodilerde de rastlanır. Iramazan amcanın askerdeki oğlundan gelen mektubu irticalen komik bir şekilde okunması gibi.
Türk mitolojisinde ateş "hayatın temeli, yaşamın devam etmesi, yuva, aile, aile ocağı" gibi birçok anlamlara gelse de meydan da yakılan ateş, törenlerde yakılan ateş "imparatorun tahta çıktığını göğe haber verme anlamına gelir (Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, s. 527. cilt 2). Meşale de bir imparatorun tahta çıkışını andıran bir öğe olmadığına göre yakılan ateş yaşamın devam etmesi, dirliği düzenliği" simgeliyor olabilir.
Neolitik Dönemde yaygın olan kurumuş hayvan başlarının evlerin duvarına asılması kültünü andıran at ve deve tasvirleri, külcüdeki Arap etkisi ve kül gibi ateş gibi öğeler meşale oyununun oldukça köklü bir oyun olduğunu göstermektedir .
BİR YERDE KÜÇÜK İNSANLARIN GÖLGESİ OLUŞUYORSA ORDA GÜNEŞ BATIYOR DEMEKTİR.