29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim günlerindeki milli bayramlarımız hakkındaki kutlama ve görüşlerinizi bu başlıkta paylaşabilirsiniz. Bu başlıkta unutulmaz şahsiyet ve kişilerde anılabilir.
Kullanıcı avatarı
vedo_84

cumhuriyet bayraminizi kutlarim

Mesaj gönderen vedo_84 » Pzt Eki 29, 2007 12:20 am

sayin demircilimin güzel insanlari hepinizin 29 ekim cumhuriyet bayraminizi tebrik eder saygilarimi sunarim hepiniz allaha emanet olun..... :) :wink:

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Pzt Eki 29, 2007 10:20 am

Değerli Hemşerilerim;

Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli başlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.

Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Erzurum'da, Sivas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.

Bugün 84.yılını kutladığımız Cumhuriyetimizin ülkemize ve insanlarımıza barış, mutluluk ve huzur getirmesini dilerim.Nice Cumhuritey bayramlarında buluşmak dileği ile.............

Kullanıcı avatarı
Demircili_kiz
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 1022
Kayıt: Pzr Ağu 26, 2007 5:08 pm
Konum: Yurt Disi /Almanya
İletişim:

Mesaj gönderen Demircili_kiz » Pzt Eki 29, 2007 3:46 pm

HERKESIN CUMHURIYET BAYRAMINI EN ISTEN KUTLUYORUM.-... :D
Kendim qurßet eLde qönLüm SiLada !!!

Kullanıcı avatarı
selemenlihamza
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 179
Kayıt: Sal Tem 01, 2008 2:21 am
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen selemenlihamza » Pzt Eki 27, 2008 8:13 pm

:türkbayrak: :türkbayrak: :türkbayrak: Millet olarak büyük bir zafere ulaştırdığımız kutlu milli mücadelemizi yeni, güçlü bir devletle ve Cumhuriyet yönetimi ile taçlandırışımızın üzerinden 82 yıl geçmiş bulunmaktadır.

Bu çok önemli ve anlamlı günde aziz milletimizi içtenlikle kutluyorum.

Bağımsız ve hür yaşama arzusuyla, her türlü yokluk ve zorluğa rağmen büyük bir inanç ve iman gücüyle elde edilen bu zaferi sürekli kılmak isteyen; milletimizi bu mücadele’ye götüren şartları ve zafere kadar geçen süreci çok iyi bilen, hedefi en baştan tam bağımsızlık ve muasır medeniyetler seviyesini aşma olarak belirleyen Atatürk, bu hedeflere ancak cumhuriyet ve demokrasi ile varılabileceğini görmüştür.

Devletin meşruti yönetimle devamı veya çeşitli devletlerin manda ve himayelerinde varlığını sürdürmesi gibi öneri ve alternatifleri şiddetle reddetmiş; Türk milletinin yaşamasının yalnız ve ancak hür ve bağımsız Türk devleti ile mümkün olacağına olan inancını ortaya koymuştur.

Cumhuriyetimizi, tıpkı kuruluş felsefesinde olduğu gibi, tam bağımsız, güçlü ve demokrasi içinde bir dünya devleti olarak yaşatmak için bugün hepimize büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Bu sebeple de, İmparatorluktan Cumhuriyet’e doğru giden süreci çok iyi bilmek, anlamak, kavramak ve her zaman hatırda tutmak zorundayız. Çünkü, bu süreç devletimizin bekası ve milletimizin geleceği, huzur ve mutluluğu açısından çok önemli bir rehberdir.

Tıpkı, İmparatorluğun son döneminde olduğu gibi, bu gün de devlet ve millet olarak çok büyük ve ciddi sorunlarla yüzyüzeyiz. Bu sorunların varlık ve bekamızı tehdit eder hale gelmesine asla izin veremeyiz. Bu nedenledir ki, üniter yapımızı, tam bağımsızlığımızı ve vatan toprakları üzerindeki egemenlik haklarımızı tartışmalı hale getirebilecek her türlü gelişme ve anlayışlara karşı milletçe dikkatli ve uyanık olmak durumundayız.

Devletimizin ve Cumhuriyetimizin üzerine inşa olunduğu değerlere karşı veya yabancı anlayışlar misak-ı milli hedefimizi ve Lozan antlaşması dahil olmak üzere, bu milletin bütün kazanımlarını görmezden gelme ve hatta inkar yoluna dahi başvurabilmektedirler.

Ancak, çok iyi bilinmelidir ki, bu anlayış sahipleri ne yaparsa yapsın, ne düşünürse düşünsün Cumhuriyetimiz bağımsız ve üniter yapısını koruyarak ebediyen var olacaktır. Milletimizin bütünlüğüne asla halel gelmeyecek, demokrasimiz kendini geliştirmeye devam edecektir.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin dünya ile bağı güçlü, dışa açık, ekonomik gelişmesini ve kalkınmasını gerçekleştirmiş, büyük ve lider bir ülke olması bizim en büyük hedefimizdir.

İnşallah, Cumhuriyetimizin 100. yılında, dünyanın en güçlü ve lider ülkeleri arasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti de yer alacaktır.

Ülkemiz, Büyük Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kuruluşta ortaya koydukları temel amaçlara ve hedeflere ulaşacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, bu büyük günün 82. yıldönümünde, bütün vatandaşlarımızın bayramını kutluyor, aziz şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum." :türkbayrak: :türkbayrak: :türkbayrak:

Kaynak:Dr.Devlet Bahçeli
En son selemenlihamza tarafından Sal Eki 28, 2008 6:56 pm tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Radyo ISGESUR _Dj_SeLeMeNLiHaMzA

Kullanıcı avatarı
5YAGMUR5
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 475
Kayıt: Cum Şub 08, 2008 12:36 am
Konum: Türkiye

Mesaj gönderen 5YAGMUR5 » Pzt Eki 27, 2008 10:50 pm

CUMHURİYET BAYRAMINIZI EN İÇTEM DİLEKLERİMLE KUTLARIM :)
[font=Comic Sans MS]SeVdİğİn KaDaR SeViLiRsİn[/font]

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Sal Eki 28, 2008 6:29 am

Aziz milletimiz, hiçbir etnik ve bölgesel ayrılık ve mezhep farkı gözetmeden; tek yürek, tek inanç ve tek yumruk halinde yedi düvele karşı verdiği kurtuluş savaşından zaferle çıkarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, kahraman kumandanlarıyla vatanını, bağımsızlığını ve kutsal değerlerini korumayı başarmış ve 29 Ekim 1923’te cumhurun yani milletin iradesine saygıyı, sistemin temeline koyan, Cumhuriyet’i benimsemiştir. Cumhuriyetimizin 85. yılını idrak ettiğimiz bu günlerde Vatanımız ve kutsal değerlerimiz uğruna hayatlarını feda eden şehitlerimizi, bugünkü özgür ülkeyi bize armağan ederek bu dünyadan ayrılan bütün geçmişlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Bu vesileyle bölücü teröre karşı kahramanca mücadele veren güvenlik kuvvetlerimize başarılar, şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet diliyorum.. .. ...

Kullanıcı avatarı
yilmaz.sahin
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Mesajlar: 2053
Kayıt: Cmt Tem 15, 2006 2:08 am
Konum: İstanbul
İletişim:

Cumhuriyet

Mesaj gönderen yilmaz.sahin » Sal Eki 28, 2008 10:58 am

Uğruna nice canlar verilmiş, 85 yıllık ülke yönetim biçimimizin bu seneki 29 Ekim'i de kutlu olsun.

Resim
"Söz uçar yazı kalır"

ebruli
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 129
Kayıt: Pzr Eyl 21, 2008 5:04 pm
Konum: Türkiye

Mesaj gönderen ebruli » Sal Eki 28, 2008 12:26 pm

ATATÜRK DİYORKİ.....

Benim nâçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.


***

Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz


TÜM MİLLETİMİZİN CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN.. :türkbayrak: ::alaluya::

elif.ogretmen
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 12
Kayıt: Prş Nis 03, 2008 11:35 pm
Konum: Türkiye

Mesaj gönderen elif.ogretmen » Sal Eki 28, 2008 3:58 pm

Bu millet, tarihini iftiharla doldurmuş bir millettir. Türk milletinin geleceği, bugünkü evlatlarının doğru görüşü, yorulmak bilmez çalışkanlığı ile büyük ve parlak olacaktır.
Milletimizin saf karakteri yetenekle doludur. Ancak bu doğuştan gelen yeteneği geliştirebilecek metodlarla donanmış vatandaşlar lazımdır.
Kurtulmak ve yaşamak için çalışan, çalışmak zorunda olan bir halkız. Bundan dolayı her birimizin hakkı vardır, yetkisi vardır. Fakat çalışmak sayesinde bir hakkı kazanırız. Yoksa arka üstü yatmak ve ömrünü çalışmadan geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuzda yeri yoktur, hakkı yoktur.
Halkın sesi, Hak’ın sesidir.......''MUSTAFA KEMAL ATATÜRK''


NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE......

TÜM TÜRK HALKININ CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN....( S.ELİF TURAN @ DUYGU CAN)

ERDEM.ALTUN
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 23
Kayıt: Prş Ara 20, 2007 11:27 pm
Konum: Yurt Dışı

Mesaj gönderen ERDEM.ALTUN » Sal Eki 28, 2008 4:08 pm

BUTUN TUK MILLETININ CUMHURIYET BAYRAMI KUTLU OLSUN. ERDEM ALTUN

Kullanıcı avatarı
selemenli_daldal
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 61
Kayıt: Sal Ağu 21, 2007 5:18 pm
Konum: Ordu

cumhuriyet bAyramı

Mesaj gönderen selemenli_daldal » Sal Eki 28, 2008 6:11 pm

herkese s.aleykum
tum selemenlilerin ve onurlu TÜRK MİLLETİNİN
CUMHURİYET BAYRAMINI KUTALRIM


HASIM DEĞİL HISIMIZ
BİRBİR SEVİNÇ YASIMIZ ENGUZEL ÖÖRNEK BİZE
CUMHURİYETİMİZ


FATSA.OĞUZ.DALDAL

Kullanıcı avatarı
emrahyildiz
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 381
Kayıt: Cum Ara 28, 2007 5:14 pm
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen emrahyildiz » Çrş Eki 29, 2008 11:38 am

herkezin 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN
kız dedigin İSTANBUL gibi olmalı fetihi zor ama fatihi tek olmalı

Kullanıcı avatarı
zeynep
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 2659
Kayıt: Pzt Ağu 07, 2006 12:25 am
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen zeynep » Çrş Eki 29, 2008 7:40 pm

TÜM TÜRK HALKININ CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN.
Yarabbi! Hakkımda hayırlı olanı, gönlüme razı eyle. Gönlümde olanıda hakkımda hayırlı eyle.

Kullanıcı avatarı
yusuf_daldal
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 183
Kayıt: Sal Şub 05, 2008 12:47 am
Konum: Yurt Dışı

Mesaj gönderen yusuf_daldal » Çrş Eki 29, 2008 11:30 pm

BENIM NACIZ VUCUDUM,
ELBET BIR GÜN TOPRAK OLACAKTIR,
FAKAT TÜRKIYE CUMHURIYETI,
ILELEBET PADIYAR KALACAKTIR..........


Mustafa Kemal Atatürk

selemenlideniz55
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 34
Kayıt: Cmt Eki 04, 2008 1:50 pm
Konum: Türkiye

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Mesaj gönderen selemenlideniz55 » Prş Eki 29, 2009 11:05 am

Resim Lozan'n kabulü ve barışın sağlanması ile geride Türk Devleti'nin siyasal yapısını belirleyecek devlet şeklinin ve adının ne olacağı sorunu kaldı. T.B.M.M.'nin varlığı ile egemenliğin kayıtsız - şartsız ulusa ait olan, insan haklarına dayanan bir devlet sistemi kurulmuştu. Fakat gerek halkın, gerekse Meclis içinde bulunanların büyük kısmı Padişah'a dinsel ve geleneksel bağlarla bağlıydılar. Padişah'ın işgal ettiği Saltanat - Hilafet makamı yüzyıllardır kökleşmiş bir teokratik sistemdi. 1300 yılından beri de Osmanoğullarından başka hiçbir aile iktidar olmamıştı. Egemenlik biri dinden, diğeri gelenekten gelen iki kaynaktan çıkıyor ve Padişah'ta toplanıyordu. Gerçi İttihat Terakki bu gücü kırmıştı, fakat sistemin özünü, yani egemenliğin kaynağını ve kullanılış biçimini değiştirememişti. Egemenliğin, tanrı hakları sisteminden, insan hakları sistemine geçişin bir sonucu olarak Padişah'tan ulusa geçişi, bir ilke ve ülkü olarak Amasya Genelgesi'nde ortaya konmuş ve 23 Nisan 1920'de B.M.M.'nde somutlaşmıştı. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu da bu temel üzerine oturmuştu.

Kurtuluş Savaşı ulusal bağımsızlık yanında ulus egemenliğini de açık bir biçimde ortaya koyduğu için Padişah daha başından beri milliyetçilerin amansız düşmanı kesilmişti. M. Kemal Paşa Padişah'ın ihanetini bildiği halde, henüz zamanı olmadığı için Padişah'ı hedef almadı. Genç subaylık yıllarından beri inandığı ve Erzurum'da Mazhar Müfit'e not ettirdiği "Cumhuriyet" inancını "Ulusal bir sır" olarak sakladı. Kurtuluş Savaşı içinde "Cumhuriyetçi" bir düşünceyi ortaya atmak, iç parçalanmaya yol açacağı için bu yola gitmedi. Hatta Sivas Kongresi sırasında "Cumhuriyet" ilan edelim önerilerini red etmişti. Fakat Kurtuluş Savaşı'nın Başkomutanı, Türk Ulusu'nun kurtarıcısı M. Kemal, Türkiye'nin siyasal yapısını değiştirmenin ilk adımını Saltanat'ın kaldırılmasını sağlamakla attı. Saltanat'ın kaldırılışına en yakın arkadaşları bile karşı çıkmışlardı. Meclis'te tutucu kanat direndiyse de, M. Kemal Paşa'nın kararlı ve sert tutumu sonucu Saltanat'ın kaldırılışı sağlandı. Fakat onun bu sert tutumu endişe doğurdu. Bunun bir başlangıç olduğunu görenler çeşitli yöntemlerle M. Kemal Paşa'yı engellemeye çalıştılar.

2 Aralık 1922'de Meclis'e muhalif grup tarafından bir öneri verildi. "İntihab-ı Mebusan Kanunu"nda değişiklik yapılmasını isteyen önergede "Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilmek için Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yerler halkından olmak ve seçim çevresine yeni gelenlerin ise en az beş yıl oturmuş olmaları" gerektiği kanun hükmü haline getirilmek isteniyordu. M. Kemal Paşa'yı milletvekili seçilmekten yoksun bırakmak isteyen bu önerge üzerine söz alan M. Kemal Paşa, doğum yerinin Türkiye'nin sınırları dışında kaldığını ve bir yerde beş yıl oturmadığını belirttikten sonra, düşmanlara karşı savaştığını, vatanı kurtarmak için hiç bir yerde beş yıl oturamadığını hatırlatıp, ulusun sevgisisi kazanmış bir insan olmasına rağmen kendisini yurttaşlık haklarından yoksun bırakmak isteyen bu kimselerin bu yetkiyi kimden aldıklarını sordu. Önerge red edildi.

Mustafa Kemal'in kamuoyu yoklaması yapmak üzere 14 Ocak 1923'de Batı Anadolu'da bir geziye çıkmasını fırsat bilen muhalif grup, O'nun Ankara'dan ayrıldığının ertesi günü "Hilafet-i İslamiye ve Büyük Millet Meclisi" başlıklı bir broşür yayınladılar. Broşürün önceden hazırlanmış olduğu ve M. Kemal'in Ankara'dan ayrılmasını fırsat bilerek dağıtıldığı anlaşılıyordu. Broşürün ana fikri, islam kamuoyunun son gelişmelerden (Saltanatın Kaldırılışı) büyük ızdırap içinde bulunduğu, Hilafet'in hükümet demek olduğu ve Hilafet'in hukuk ve görevlerini yok etmenin hiç kimsenin, hiç bir meclisin elinde olmadığı esaslarına dayanıyor, "Halife Meclisin, Meclis Halife'nindir." sözleriyle bitiriyordu. Yürütme yetkisinin Halife'ye verilmesini ve Meclis'in aldığı kararların ve kanunların Halife'yi bağlamayacağı, dolayısıyla Meclis'in çıkardığı Saltanat ve Hilafet ile ilgili yasaların meşru olmadığı görüşü savunuluyordu. Bu bildiri, M. Kemal'e ve O'nun gerçekleştirmek istediği devrime bir tepki idi.

İzmit'e gelen M. Kemal, din ve hilafet konusunda yaptığı açıklamada "Türkiye Büyük Millet Meclisi Halife'nin değildir ve olamaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi yalnız ve yalnız Ulusundur." dedi. T.B.M.M.nin büyük programının tam bağımsızlık, kayıtsız şartsız ulusal egemenlik esaslarına dayandığını, teokratik devlet biçiminin ve buna bağlı bütün toplumsal düzenin ve çıkarların yıkılacağını belirtti. 16 Ocak'ta yaptığı toplantıda, Hilafet'in dinle ilgisi olmadığını, siyasi bir mevki olduğunu, idare-i maslahatçılıkla devrim yapılamayacağını belirttikten sonra "Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafamızdaki cereyanı boğmadıkça başladığımız devrim ve ilerleme bir an bile durmayacaktır" diyerek gericilere gerekli yanıtı verdi. Basınla iyi ilişki kurmak istediği için İzmit'te yaptığı basın toplantısında, "Devrim" yapılacağını açıklarken, Meclis'te birliğin sağlanması için "Müdafaa-ı Hukuk Gurubu"nun gerekli olduğunu bunun dışındaki grupların yararlı olmadığını belirtti ve İttihatçılardan ülke yararı için politikaya karışmamalarını istedi. Bu sırada Annesi Zübeyde Hanım'ın ölüm haberi geldi. İzmir'de annesinin mezarı başında devrimci inancını "Ulusal hakimiyet uğrunda canımı vermek benim için bir vicdan ve namus borcu olsun" sözleriyle bir kez daha yineledi. Bu sırada Lozan'ın ilk görüşmeleri kesildiği için İsmet Paşa ile Ankara'ya döndü. Meclis'te gizli oturumlar çok sert geçti. Trabzon mebusu Şükrü Bey'in Topal Osman tarafından öldürülüşü, M. Kemal'e saldırılara yol açtı. M. Kemal'i kendilerine buyük engel gören, tutucu, gerici, ittihatçılar, çıkarcı gruplar, O'na karşı muhalefette birleşiyorlardı. Yakın arkadaşlarından Rauf Bey, Kazım Karabekir, Refet Bele, Ali Fuat Paşa'lar da yavaş, yavaş yanından ayrılıp, Hilâfetçilere kuvvet veriyorlardı. Saltanatı geri getirmek isteyen gericilerin çalışmaları karşısında arkadaşlarının kendisini yalnız bıraktığını gören M. Kemal, 20 Mart 1923'te Konya'da yaptığı bir konuşmada Türkiye'yi Ortaçağ karanlığına çekmek isteyen gericilere karşı tutumunu açıkça şu sözleriyle belirtti: "Eğer onlara karşı benim şahsımda bir şey anlamak isterseniz, derim ki, ben şahsen onların düşmanıyım. Onların olumsuz yönde atacakları bir adım, yalnız benim şahsi imanıma değil, yalnız benim amacıma değil, o adım benim ulusumun hayatıyla ilgili, o adım benim ulusumun hayatına karşı bir kasıt, o adım ulusumun kalbine yöneltilmiş zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka o adımları atanları tepelemektir... Sizlere bunun da üstünde bir söz söyleyeyim. Örneğin eğer bunu sağlıyacak kanunlar olmasa, bunu sağlayacak meclis olmasa, öyle olumsuz adım atanlar karşısında herkes çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam; yine tepeler ve yine öldürürüm."

Cumhuriyet'e doğru gidiş bu kararlı sözlerle açıkça görülüyordu. M. Kemal Paşa, 8 Nisan 1923'de dokuz ilkede görüşlerini toplatarak, programını belirlerken, siyasi biçimlenmeyi de hazırladı.
Savaş zamanının T.B.M.M.'nin görevi son bulmuştu. Bu sebeple Meclis kendini dağıtıp, seçime gitme kararı aldı. M. Kemal, dağılmadan önce Meclisten 15 Nisan'da, Saltanatı geri getirmeye çalışanları vatan haini kabul eden bir kanun değişikliği ile "Hıyanet-i Vataniye Kanunu"na, ileride gerekirse yine İstiklal Mahkemeleri kurma fırsatını veren bir ek getirdi.

Yeni kurulacak Meclis'te kuvvetli bir kadro oluşturmayı ve böylece Cumhuriyet'i ilan etmeyi düşünen M. Kemal'in bu çalışmaları yakın arkadaşlarının kendisinden uzaklaşmasını hızlandırdı. Rauf Bey ve arkadaşları, M. Kemal'in partiler üstü kalmasını, politikaya karışmamasını, önererek, O'nu pasif duruma getirmek istiyorlardı. Rauf Bey'in İsmet Paşa ile aralarının açılması da bu ayrılığın başka bir yönü idi. Lozan'dan dönen İsmet Paşa'yı karşılamak istemeyen Rauf Bey Başbakanlık'tan bile istifa etti.
İkinci Meclis, toplandıktan sonra Lozan'ı onayladı. Artık sorun Türkiye'nin rejiminin belirlenmesiydi. M. Kemal 22 Eylül 1923'de "Neue Treie Presse" adlı bir Viyana gazetesi muhabiriyle yaptığı görüşmede, 23 Nisan 1920'de kurulan sistemin Cumhuriyet olduğunu fakat adının açıklanamadığını belirtip, yapılacak işin yalnızca isim koymak olduğunu söyledi.

Yeni devletin başkentinin neresi olacağı da bir sorundu. Ankara 1920'den beri bu işi yapıyordu. Merkezi ve güvenli durumu ortada idi. Meclis'te uzun tartışmalardan sonra 13 Ekim'de Ankara başkent olarak oy çokluğu ile kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanına bir adım daha yaklaşılmıştı.
M. Kemal'e Cumhuriyet'in ilanına fırsat veren bir hükümet buhranı oldu. Başbakan Fethi Okyar Bey'e karşı Meclis'te muhalefet oluşması üzerine M. Kemal, "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili Fevzi Paşa"nın dışında kabinenin istifasına karar verdi ve 27 Ekim'de uygulandı. Mevcut sisteme göre her bakan Meclis tarafından tek tek seçiliyordu. İstifa eden bakanlar yeniden seçilirlerse, görev kabul etmeyeceklerdi. Bu sırada Rauf Bey, Kazım Karabekir, Ali Fuat, Refet Paşalar İstanbul'da bulunuyorlar ve temasları, Halife'ye yakınlık gösterileri oluyordu. Ankara'da' ise kabine kurulamıyordu. Bu gelişmeler üzerine "Cumhuriyet İlanı" ile işi kökünden çözmeye karar veren M. Kemal 28 Ekim gecesi Çankaya'da İsmet Paşa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonra İsmet Paşa'yı alıkoydu ve birlikte, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. Ertesi gün saat 10'da Parti grubunda yapılan toplantıda, M. Kemal Paşa Genel Başkan olarak Hükümet buhranının mevcut sistemden kaynaklandığını, bunun çözumünün istikrarlı bir sistemde olduğunu belirtttkten sonra değişiklik önergesini okuttu:
* Türkiye Devleti'nin Hukümet şekli Cumhuriyettir
* Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur
* Türkiye Devleti, Hükümetin inkisam ettiği idare şubelerini İcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu)
vasıtasıyla idare eder.

Bu önerge Parti toplantısında tartışıldı Büyük Millet Meclisi'nin aynı akşam (29 Ekim 1923) saat 18:45'de yaptığı toplantıdan sonra 20.30'da "YAŞASIN CUMHURİYET" sesleri arasında Cumhuriyet ilan olundu ve yeni Türk Devleti'nin adı kondu. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ". Hemen arkasından da Türk Ulusu'nun kurtarıcısı Gazi M.Kemal oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçildi. Kürsüye gelen Cumhurbaşkanı M. Kemal, kendisini Cumhurbaşkanı seçen Meclis'e teşekkür ettikten sonra "Son yıllarda Ulusumuzun fiili olarak gösterdiği kabiliyet ve istidat, kendi hakkında kötü düşüncede bulunanlarınn ne kadar tedkikten uzak görünüşe önem veren insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Ulusumuz kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri, hükümetin yeni adıyla uygarlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada işgal ettiği yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir... Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözleriyle konuşmasını tamamladı. M. Kemal Cumhurbaşkanı seçildiğinde henüz 42 yaşındaydı. Cumhuriyetin ilk Başbakanı İsmet Paşa oldu.

19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan yeni ve bağımsız, bir Türk Devleti kurmak savaşı dış ve iç düşmanlara karşı başarıyla sonuçlanarak Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Kurtuluş Savaşı'nın inanç ve başarısı nasıl Atatürk'ün eseri idiyse, Cumhuriyet de yine O'nun eseri idi. İleriki yıllarda bunu şu sözleriyle belirtti. "Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti'dir."

SONUÇ
Bir zamanların muhteşem Osmanlı İmparatorluğu, gerek iç gerekse dış etkenlerin sonucunda 18. y.y.'dan itibaren hızlı bir çökuntüye girdi. Kapitülasyonlar sebebiyle Avrupa devletlerinin açık pazarı durumuna geldi. Rusya ve Avusturya'nın devamlı saldırıları sonunda savaşları kaybederken, önemli topraklarını elden çıkardı. İmparatorluğun bu çöküntüsünü gören Padişahlar, İmparatorluğu kurtarmak için ıslahat önlemlerine başladılar. Fakat yalnızca askeri olan bu önlemler etkili olamadı. III. Selim'in başlattığı Nizam-ı Cedit ise 1807'de gerici bir ayaklanma ile son buldu.

19. y.y.'da çöküntü büyük hızla sürerken, Fransız Devrimi'nin ortaya koyduğu ulusal bağımsızlık ve egemenlik akımları, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar'da yaşayan Hristiyan azınlıklarını etkiledi ve bagımsızlık isteklerini kamçıladı. Sırp, Yunan ve hatta Mısır ayaklanmaları İmparatorluğun iç bünyesini sarstı ve bunlar giderek bağımsızlık veya özerklik kazandılar. Bu yüz yılda Rus tehlikesi karşısında İngiltere ve Fransa Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü koruma potikası izlediler. Kırım Savaşı'nda bu politika sonucu Rusya'ya savaş bile açtılar. 1838 ticaret anlaşması ile imparatorluk ekonomik bakımdan batının eline geçerken, 1854'den sonra başlayan dış borçlanma ile, 1881'de mali iflasa ve batının mali denetimine girdi. II. Mahmut Islahatı ve Tanzimat da İmparatorluğun kurtuluşu için çözüm olmadı. Genç Osmanlılar'ın çalışmaları 1876'da Kanun-u Esasi'nin ilanını hazırladı. Birinci Meşrutiyet yaşama fırsatı bulamadan 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı bu dönemin sonunu hazırlarken, Abdülhamid'in "İstibdatı" başladı. Bu tarihten sonra İngiltere de koruyucu politikasını terk etti. Ermeni konusu da ilk kez gündeme geldi. Osmanlı İmparatorluğu bundan sonra Almanya'ya yanaştı. Alman siyasi, askeri ilişkisi, Alman ekonomik ihtiraslarını da getirdi. Bağdat Demiryolu projesi bunu simgeledi.

20. y.y.'a girilirken Abdülhamid'e karşı başlayan Genç Türk hareketi gittikçe kuvvetlendi ve 1908'de II. Meşrutiyeti getirdi. Fakat 31 Mart gerici ayaklanması ile 1909'da iç buhran yaşandı. II. Meşrutiyet de İmparatorluğu kurtaramadı. Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık ve Türkçülük akımlarının çatıştığı bu dönem, içte buhranlar, anarşi yaratırken, dışta da Trablus ve Balkan Savaşları'nda büyük yenilgi ve tüm Makedonya'nın kaybı ile sonuçlandı. 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı'na Almanya yanında giren İmparatorluğun kaderi de çizilmiş oldu. Bu savaştan çok ağır kayıplarla yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu Mondros Ateşkesi ile kayıtsız şartsız teslim oldu.

Yüz yıldan beri süren Doğu Sorununun çözümü, Avrupa'nın Hasta Adamının mirasının paylaşılması ile Türk Ulusu'nun dünya siyasi tarihindeki varlığı ortadan kaldırılmak isteniyordu. Savaş içinde gizli anlaşmalarla, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaşılmasını kararlaştırmışlardı. Fakat Rusya'da devrim çıkınca anlaşmalar önemini yitirdi. Türk Ulusu'nun hakkında karar verecek en büyük kuvvet İngiltere idi. İngiltere Batı Anadolu'yu Yunanistan'a veriyor, Doğuda bir Ermenistan ve Kürdistan kurmak istiyor, Türk yurdunun geri kalan yerlerini de Fransa ve İtalya ile paylaşıyordu. Ülkenin yağmalanmasına boyun eğen Padişah ve Hükümet, kurtuluşu İngiliz himayesinde görüyorlardı. Halk ve aydınlar çaresizlik içinde, çoğunluk kadere boyun eğmiş görünüyordu. Kurtuluş çareleri arayanlar Padişah - Halifesiz bir çare düşünemiyordu. Kurtuluşu Amerikan mandasında görenler veya yörelerinin kurtuluşunu sağlamak için çalışanlar vardı.

Birinci Dünya Savaşı'nın sonundaki perişan ve çaresiz durumda, bir tek insan, M. Kemal topyekün kurtuluş ve tam bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak düşüncesiyle Samsun'a geldi. O'nun yola çıktığı sırada ise Yunanlılar İzmir'i işgal ediyorlardı. Padişah ve Hukümet ise İzmir'i Yunanlılara veren İngilizlerin hala körü körüne her isteğine boyun eğiyorlardı. Düşmanla işbirliği yapan Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin bu tutumları karşısında M. Kemal, ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik savaşının esaslarını Amasya'da ulusu ve orduyu Padişah - Halifeye karşı ayaklandırmak şeklinde belirledi. Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde de bu esaslar içinde yeni bir Türk Devleti'nin kuruluşunun ulusal bilinçlenme, idari, siyasi örgütlenmesini de gerçekleştirdi. Misak-ı Milli ile bu esaslar İstanbul'da bir kez daha ortaya konunca İngilizler, İstanbul'u işgal ettiler. Bundan yılmayan M. Kemal, Ankara'da ulusun meşru iradesinin eseri olan ulusal egemenlik prensibini B.M.M. ile ortaya koydu. Fakat bütün bunların gerçekleşmesi çok büyük güçlükler ve olanaksızlıklar içinde yapılıyordı. Bir yandan İtilaf Devletleri ve Yunan saldırısı ve baskıları bir yandan Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin M. Kemal ve B.M.M.'ni gayri meşru ilan etmesi, Türk Ulusu'nu olumsuz yönde etkiledi. Türk Ulusu, yüzlerce yıldan beri dini ve geleneksel iktidar kabul edilen Padişah - Halife ile bu değerleri yıkan ve yerine ulusal, egemenlik değerleriyle ulusu bir araya toplamak isteyen M. Kemal hareketi arasında bir süre bocaladı. Yer yer B.M.M.'nin otoritesine karşı ayaklanmalar çıktı.

Doğu Anadolu'da Ermenilere, Güneyde Fransızlara karşı savaşıldı. Batıda Yunan Taarruzu ve iç ayaklanmalara karşı Kuva-yı Milliye ile çözüm bulan B.M.M. daha sonra düzenli ordu kurar. I. ve II. İnönü Savaşları ile ilk askeri başarılarını sağladı. Diğer yandan dış ilişkilerde Sovyetler Birliği ile Moskova Antlaşması'nı imzaladı. Sakarya Meydan Savaşı'nda Yunan Ordusu'nu yendi. Fransa ile de anlaşan Türkiye İtilaf blokunu da parçaladı. 26 Ağustos 1922'de başlayan ve 9 Eylül'de İzmir'de Yunan Ordusu'nun denize dökülmesi ile son bulan Büyük Taarruz, Türkiye gerçeğini ve Türk Ulusu'nun yenilmez azmini bütün dünyaya kanıtladı. Askeri başarısını Mudanya Ateşkesi ve Lozan Antlaşması ile de onaylattı. Emperyalizme karşı yapılan bağımsızlık savaşını kazanan, "Türk Mucizesi"ni yaratan Türkiye'nin bu başarısı bütün Mazlum Uluslara örnek oldu.

M. Kemal Kurtuluş Savaşı'nın bittiği yerde; Türkiye'nin çağdaşlaşma savaşını başlattı. 1 Kasım 1922'de Saltanat'ın kaldırılışı ve 29 Ekim 1923'de Cumhuriyet'in İlanı ile Türkiye yeni devlet sistemini Fransız Devrimi ile ortaya konan insan haklarına dayanan "Ulusal ve Laik Devlet"i gerçekleştirmiş oldu. Ancak, çağdaş devlet ve ülke olma mücadelesi için Türk Devrimi'nin başarılması için Cumhuriyet döneminde Atatürk 'ün yeni mücadele vermesi gerekiyordu.



Herkesein Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun
biraz uzun oldu ama :)
Benden Uzak Olman Neyi Değiştirir ki;

Güneşte Benden Uzakta,Ayda

Ama Hiçbir Sabahım Güneşsiz,

Hiçbir Gecem Aysız Geçmedi

TIPKI KALBİMİN SENDEN GEÇMEDİĞİ GİBİ...

Seni Sevmek Yaşamaksa Ben Hiç Ölmedim


' Gırmızı YanaklımMm

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Re: 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Prş Eki 29, 2009 11:18 am

.Türkiye Cumhuriyeti'nin 86'ncı kuruluş yıldönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü şükranla anıyor,bu vatan için canlarını feda eden şehitlerimize Cenabı Allah'tan rahmet,gazilerimize sağlık,bütün ulusumuza hayırlı bayramlar diliyorum.. .

Kullanıcı avatarı
demet.sahin
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 746
Kayıt: Prş Ağu 09, 2007 6:12 pm
Konum: Sakarya

Re: cumhuriyet bayraminizi kutlarim

Mesaj gönderen demet.sahin » Prş Eki 29, 2009 11:21 am

Cumhuriyetimizin bayramı olan, Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun...
Ne kadar okursan oku; bilgine yakışır şekilde davranmadığın müddetçe cahilsin demektir...

Kullanıcı avatarı
Demircili_kiz
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 1022
Kayıt: Pzr Ağu 26, 2007 5:08 pm
Konum: Yurt Disi /Almanya
İletişim:

Re: cumhuriyet bayraminizi kutlarim

Mesaj gönderen Demircili_kiz » Prş Eki 29, 2009 12:06 pm

Herkesin Cumhuriyet Bayrami Kutlu olsun.....
Kendim qurßet eLde qönLüm SiLada !!!

Kullanıcı avatarı
HAMZA_YILDIZ
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 181
Kayıt: Sal Mar 31, 2009 12:27 am
Konum: istanbul

Re: cumhuriyet bayraminizi kutlarim

Mesaj gönderen HAMZA_YILDIZ » Prş Eki 29, 2009 4:39 pm

Resim

Kullanıcı avatarı
yilmaz.sahin
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Mesajlar: 2053
Kayıt: Cmt Tem 15, 2006 2:08 am
Konum: İstanbul
İletişim:

Re: 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Mesaj gönderen yilmaz.sahin » Çrş Eki 27, 2010 10:00 pm

Atatürk'ün "büyük eserim" dediği Cumhuriyetin. 87. yıldönümünde ülkemiz sınırları içinde ve yurtdışında yaşayan tüm milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Dosya ekleri
29.jpg
29.jpg (26.87 KiB) 18419 kere görüntülendi
"Söz uçar yazı kalır"

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Re: 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Prş Eki 28, 2010 10:27 am

Türkiye Cumhuriyeti'nin 86'ncı kuruluş yıldönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü şükranla anıyor,bu vatan için canlarını feda eden şehitlerimize Cenabı Allah'tan rahmet,gazilerimize sağlık,bütün ulusumuza hayırlı bayramlar diliyorum..

Kullanıcı avatarı
demet.sahin
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 746
Kayıt: Prş Ağu 09, 2007 6:12 pm
Konum: Sakarya

Re: 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Mesaj gönderen demet.sahin » Cum Eki 29, 2010 10:42 am

Cumhuriyet Bayramının, Cumhuriyetimizin 87. yılı hayırlı olsun... :alkis:
Ne kadar okursan oku; bilgine yakışır şekilde davranmadığın müddetçe cahilsin demektir...

Kullanıcı avatarı
yilmaz.sahin
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Mesajlar: 2053
Kayıt: Cmt Tem 15, 2006 2:08 am
Konum: İstanbul
İletişim:

Re: 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Mesaj gönderen yilmaz.sahin » Cum Eki 28, 2011 9:39 pm

Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacak; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacak; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve "yeni" Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacak; büyük Türk milleti önünde namusu ve şerefi üzerine ant içen vekillerin yöneteceği güzel memleketimizde cumhuriyet bayramının Allah'ın izniyle huzur ve birlik içinde geçmesini temenni ederim.

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun...

Resim
"Söz uçar yazı kalır"

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Re: 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Cum Eki 28, 2011 11:35 pm

Tarihinin hiç bir döneminde oldu bittilere boyun eğmemiş olan Türk Milleti,bundan sonrada İnşallah hiç kimseye boyun eğmeyecektir.Bugün yine Osmaniyede İki Polis Kadeşimizi katlettiler.Bu hinlerin amacı belli.Ama bu ülkenin ne doğusunda nede batısında ezan dinmeyecek,bayrak inmeyecek bu ülkeyi bölmeye de bu hainlerin gücü yetmeyecek.

Şehitlerimizi cenabı Allahtan rahmet yakınlarına sabırlar diliyorum.Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun...

Kullanıcı avatarı
demet.sahin
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 746
Kayıt: Prş Ağu 09, 2007 6:12 pm
Konum: Sakarya

Re: 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Mesaj gönderen demet.sahin » Cmt Eki 29, 2011 4:23 pm

"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun... "
Ne kadar okursan oku; bilgine yakışır şekilde davranmadığın müddetçe cahilsin demektir...

Cevapla

“MİLLİ BAYRAMLAR, ÖNEMLİ TARİHLER ve ŞAHSİYETLER” sayfasına dön