REŞADİYE TARİHİ

Tokat'ın belkide bize bakan en güzel yüzü ve ortak paydamız, ilçemiz yani. Reşadiye ile ilgili mesajlar bu bölüme.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
HACI.OMER.SAHIN
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 257
Kayıt: Pzr Şub 24, 2008 10:41 pm
Konum: Türkiye

REŞADİYE TARİHİ

Mesaj gönderen HACI.OMER.SAHIN » Çrş Oca 13, 2010 9:51 pm

Tokat ili Reşadiye ilçesi Tarihi



--------------------------------------------------------------------------------
Reşadiye'nin Tarihi
--------------------------------------------------------------------------------

Reşadiye, Anadolu'nun orta kesiminde Kizilirmak yayi içinde kalan Kapadokya arazisi içerisinde yer alan bir Tokat ilçesidir. Kelkit Irmagi'nin kenarinda, E 80 karayolu üzerindedir.

Eski Kapadokya arazisi elden ele geçmis, degisik milletler bu arazide medeniyetler kurmuslardir. Sirasiyla Hititliler, Persler, Makedonyalilar, Mithridat, Romalilar, Bizanslilar, Selçuklular, Danismendliler, Kadi Burhanettin, Akkoyunlular bu bölgede hüküm sürmüslerdir. Sonralari da bu arazi Osmanli Imparatorlugunun hakimiyetine geçmistir.

Resadiye’nin eski ismi olarak bilinen Iskefsir’in tarihi 15. yy’a kadar gitmektedir. Bu bölgeden geçerek Erzurum’a giden yine ayni güzergahtan Istanbul’a dönen meshur Türk gezgini Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu bölgeden bahsetmektedir. O yüzyillarda Dogu ile Bati arasinda kara ulasiminin yapildigi “Sark Yolu” diye adlandirilan yolun Resadiye’den geçtigi Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde belirtilmektedir. Bu yol üzerinde eskiden kalma büyük mezarliklar halen mevcuttur.

Resadiye’nin cografi özellikler bakimindan çam ormanlariyla kapli olmasi, güzel ve sirin bir yer olmasi, kisin sert geçen iklim kosullarindan fazla etkilenmemesi, köylerin konumuna göre merkezi bir yerde olmasi, sagliga yararli kaplicalarinin bulunmasi, Kelkit vadisi üzerindeki Sark Yolunun buradan geçmesi ilçe merkezi olarak seçilmesini etkileyen nedenlerdir.

1939 yilinda 26 Aralik’i 27 Aralik’a baglayan gece sabaha karsi tarihte 'Erzincan Depremi' olarak da bilinen deprem Resadiye ve köylerinde etkili olmus ve bu depremde Resadiye’de ayakta tek bir bina kalmamistir. Bu haliyle ilçe merkezi ve köyleri uzun bir süre kendi kaderine terk edilmistir. Köylerle birlikte toplam 2100 kisinin öldügü resmi kayitlarda mevcuttur. Zamanin Tokat valisi Izzeddin Çagpar, ilçe Kaymakami Necati Gökmogol ve olusturulan kurulun uzun tartismalari sonucu yeni Resadiye’nin yerlesim yeri eski yerlesim yerinin kuzeyine dag etegine kaydirilmistir.

Uzun yillar deprem yarasini sarmaya çalisan Resadiye’de 1966 yilindan sonra zamanin idarecilerinin yogun çalismalari ve Resadiye halkinin da katkilariyla yeni bir atilim ve yapilanma ortaya çikmis, önce maddi sorunlar asilip, günün sartlari içinde son derece önemli yatirimlar gerçeklesmistir.

1970’li yillarda tüm Türkiye’de oldugu gibi Resadiye de yurt disina çok sayida isçi göndermistir. Bu isçiler kazançlarini ilçelerine aktarmislar böylece ilçe merkezi hizli bir kentlesme sürecine girmistir.

Bugüne kadar Resadiye’de Romalilara, Bizanslilara ve Türklere ait çesitli seramik esya, sikke, yayla ve köylere yayilmis tarihi mezarlar bulunmustur. Köylerde yer yer bozulmus kale kalintilarina rastlanir. Tamami yikilmistir, Çogunun temel harabeleri kalmistir. Göllüköy, Çamlikaya, Saraydüzü, Kalecik, Mengen Kalesi, Kaledüzü, Kizilcaören, Turaç Köyü Yaylasinda Bizans dönemine ait olan ve sonralari Müslümanlarin da defnedildigi tarihi bir mezar alani vardir.

Kullanıcı avatarı
HACI.OMER.SAHIN
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 257
Kayıt: Pzr Şub 24, 2008 10:41 pm
Konum: Türkiye

Re: REŞADİYE TARİHİ

Mesaj gönderen HACI.OMER.SAHIN » Çrş Oca 13, 2010 11:39 pm

demircili kasabası
Timürcülü köyü bundan 600-650 yıl önce kurulmuştır.Reşadiye’nin kuzey doğusunda ve Delice ırmağına karışan bir dere civarında o zamanlar 70 haneli bir köy olup günümüzde 400 haneye yakın gösterişli yapıları ve düzgün yerleşkesi ile merkezi bir kasabadır. Deniz seviyesinden 1500 m kadar yüksektir.Fakat bir taraftan Selemen tarafındaki silsile ve bir taraftan da Canik dağları silsilesi buraları kuzey rüzgarları şiddetinden bir dereceye kadar muhafaza ederler.Köyün ilk kuruldğu yer,sık ve balta girmemiş ormanlarla kaplıdır.Karamanlar adıyla bilinen bir kabile bu orman içindeki su ve Dere kaynağının başına yerleşmişlerdir.Bu kabile demircilikle uğraştığı için yerleştikleri yerin adına Demircili adını vermişlerdir. Bu köyün halkı açık göz olup bir çoğu kış mevsimi gelmezden evvel eylül ayından itibaren çoluk ve çocuklarıyla birlikte karadeniz sahil köylerine dağılırlar.Oralarda kaldıkları kış müddetince bulundukları köylerin ticaretini inhisarları altına alarak ve amelelik ederek para kazanırlar.Bu husus bu köyde 300 den fazla at olduğundan katırcılıklada para kazanırlar.Keza koyunculuk ve sığırcılıkta yaparlar.Yaz gelince çoluk çocuklarıyla birlikte sahilin sıcağından kaçarak serin köylerine dönerler.Bu köy halkının bir kısmı Terme, Çarşamba, Ordu ve civarında yerleşerek mal vaya mülk ve arazi sahibi olmuşlardır. Günümüzde bu göç artık yavaş yavaş yerini ters göçe bırakmaktadır. Önceden Avrupa ülkelerine ve İstanbul’a gurbetçi vasfı ile giden birçok maddi durumu müsait Demircili’li memleketine en güzel yapılardan inşa etmekte ve baba ocaklarına ve doğdukları topraklara sahip çıkmaktadırlar. Halkının hemen hepsi temiz ve misafirferverdirler. Demircili’de vakti ile Molla Hasan Oğlu namı ile anılan oda sahibi bir zat Selemen pazarına uzak ve yakın köylerden gelenleri misafir ederek yedirip içirirmiş. Hala da uzak köylerden gelen pazarcılar ve yolcular Demircili’de misafir olarak erkence Selemen pazarına varırlar. Çolak Mehmet Ağa,Basmacı Dursun,Azamat Aslan,Eginin oğulları,Şakir ağa ogulları,Topal Kamil gibi ileri gelenleri ve söz anlayanları çoktur.Köyün ilk muhtarı Salih Efendidir. Demircili’nin deniz seviyesinden yüksek olması tarımı olumsuz yönde etkilemektedir.Ağır kış şartları,mevsimin uzun süreli olması gibi nedenlerden dolayı ekilebilen alanları azdır ve yeterli düzeyde değildir. Ancak günümüzde çayırlar denilen bölgede hala ekin ve buğdaycılık reşberliği devam etmektedir. Hala yakın geçmişten kalma kağnı arabaları ve kara sabanlar mevcuttur. Bu mevcudiyet tamamen ata emanetleri olarak muhafaza edilmektedir. Modern tarım a geçiş süreci ise hızla devam etmektedir.Demircili’de tarihe ışık tutabilecek bir takım yerler vardır. Bunlardan en önemlisi Kızıl Mağaradır. Demircili’nin kuzey batısında yer alır. Çalık tepesinin yamacında, Alkutlu mezarlık mevkiindedir. Demircili’ye yaklaşık 700 mt mesafededir.Efsaneye göre Kral savaş zamanlarında düşmandan korunmak için bu mağarada saklanırmış. Barış zamanlarında ise Kral'ın kızı burada gergef işlermiş. Demircili’nin kuzey batısından geçen, Meryem Ana adıyla anılan bir yol vardır.Bu yol Evliya Çelebinin Seyehatnamesinde anılmakta ve ticaret yolu olarak kullanılmaktadır.Bu yolun Erzuruma kadar uzandığı ve Kızıl mağara civarından geçtiği bilinmektedir.
0 yorum

Kullanıcı avatarı
zeynep
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 2659
Kayıt: Pzt Ağu 07, 2006 12:25 am
Konum: İstanbul

Re: REŞADİYE TARİHİ

Mesaj gönderen zeynep » Çrş Oca 13, 2010 11:51 pm

Ömer Hocam kaynak neresi.
Yarabbi! Hakkımda hayırlı olanı, gönlüme razı eyle. Gönlümde olanıda hakkımda hayırlı eyle.

Kullanıcı avatarı
HACI.OMER.SAHIN
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 257
Kayıt: Pzr Şub 24, 2008 10:41 pm
Konum: Türkiye

Re: REŞADİYE TARİHİ

Mesaj gönderen HACI.OMER.SAHIN » Cum Oca 15, 2010 12:30 am

zeynep hanım rahmetlı ali rıza atasoyun reşadıye kitabında demırcılımız ın tarıhı yazmaktadır
paylaşımlar icin teşekkurler

culeser
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 249
Kayıt: Pzt Nis 28, 2008 5:50 pm
Konum: Türkiye
İletişim:

Re: REŞADİYE TARİHİ

Mesaj gönderen culeser » Cmt Mar 19, 2011 1:54 pm

emeğinize sağlık

Kullanıcı avatarı
HAMZA_YILDIZ
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 181
Kayıt: Sal Mar 31, 2009 12:27 am
Konum: istanbul

Re: REŞADİYE TARİHİ

Mesaj gönderen HAMZA_YILDIZ » Sal Mar 22, 2011 2:33 pm

culeser yazdı:emeğinize sağlık

Cevapla

“REŞADİYE” sayfasına dön