(kaybetmişliğin) sarı öküzün hikayesi....
Gönderilme zamanı: Çrş Mar 28, 2007 5:18 pm
Eski zamanların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Civardaki aslanlar bir türlü rahat vermez, her gün saldırırlarmış sürüye. Öküzler de öyle yabana atılır cinsten değilmiş, bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları. Gerçi bir iki sıyrık alırlarmış, ama yine de boyun eğmezlermiş aslanların zorbalığına.
Gün geçtikçe aslanları bir kaygı almaya başlamış. Öküzleri avlayamamak bir kenara açlıktan tavşan, fare gibi küçük hayvanlarla yetinir olmuşlar.
Sonunda , "Her halde bize bu otlağı terk etmek düşüyor" demişler. Ve ayrılmaya karar vermişler. "Nereye gideriz?" diye düşünürlerken "Bir dakika" diye bir ses duymuşlar. Seslenen, sürünün en çelimsiz, ama kurnaz bir ferdi olan Topal Aslan'mış. Söze karışmış:
"Hayır", "Hiçbir yere gitmiyoruz. Bana bırakın, ben hallederim bu işi…" demiş.
İnanmamışlar, ama haydi bir şans verelim ne çıkar diye düşünmüşler. O da almış yanına bir iki aslanı, gitmiş öküzlerin yanına.
Beyaz bayrak çekmeyi de unutmamış.
Öküzlerin lideri Boz Öküz başta olmak üzere, beş iri kıyım öküz yaklaşmış onlara. Sormuşlar ne istediklerini.
Topal aslan başlamış konuşmaya. Bir yandan da Boz Öküz'ün sivri ve kocaman boynuzlarına bakıp ürperiyormuş.
"Saygıdeğer öküz efendiler?" diye başlamış lafa :
"Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik. Biliyorum, sizleri çok defa incittik, kim bilir kaçınızda pençemizin izi var. Ama inanınız bunların hiç birini isteyerek yapmadık. Biliniz ki biz aslanlar, barışçı bir milletiz. Hele öküzlerle hiçbir alıp veremediğimiz olamaz.
Evet, size defaatle saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki Sarı Öküz yüzünden. Onun rengi öyle sizinkiler gibi değil ki… Gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Onu gördük mü ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz ve sürünüze zarar veriyoruz. Yoksa bizim sizinle hiçbir alıp veremediğimiz yok. Onun yüzünden hepiniz zarar görüyorsunuz. Bir türlü rahat rahat otlayamıyorsunuz, belki geceleri bile kükrememiz uykunuzu kaçırıyor.
Bunların hepsi Sarı Öküz'ün yüzünden. Verin onu bize, siz de kurtulun, biz de… Barış içinde yaşayıp gidelim ", demiş.
Boz Öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş. Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife. Bir tek yaşlı Benekli Öküz ; "Olmaz" demiş, ama kimseye dinletememiş sesini.
Zavallı Sarı Öküz kurban edilmiş, aslanlara. Hepsi birden saldırmışlar zavallı öküzün üzerine. Bir-ikisini fırlatmış üstünden, ama bitkin düşmüş, az sonra. Çırpınmış, haykırmış, yardım istemiş, yalvarmış, ama yokmuş onu işiten.
Diğerleri üzülmüşler üzülmesine, ama bütün sürünün selameti için gerekliymiş bu.
Gerçekten de günlerce sürüye hiçbir saldıran olmamış. Huzur içinde geçer olmuş günleri. Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra. "Acıktık" demişler Topal Aslan'a, daha birkaç hafta bile geçmemişken. O da yine almış yanına birkaçını, bir defa daha gitmiş Boz Öküz'ün yanına.
"Selam !" diye girmiş söze:
"Gördünüz ya, biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Doğru kararınız için sizi bir daha kutlamak isterim. Siz de huzur içindesiniz, biz de. Ne mutlu."
Yalnız buraya bunları söylemek için gelmedim. Büyük bir problemimiz var.
"Nedir?" demiş, Boz Öküz merakla.
"Şu sizin Uzun Kuyruk" demiş, Topal Aslan: "Öyle uzun bir kuyruğu var ki, nereden baksak görünüyor. O kuyruğunu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor. Gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Halbuki siz öyle mi ya, hepiniz normal kuyruklusunuz. Bir onun suçu yüzünden, korkarım yaptığımız barış bozulacak . Gelin verin onu bize, bu konuyu da burada kapatalım. Eskisi gibi, barış ve sevgi içinde iki taraf da hayatını sürdürsün."
Boz Öküz, yine istişare yapmış sürünün ulularıyla. Yine sadece Benekli Öküz olmuş karşı çıkan. Hepsi de "Verelim gitsin" demişler. İstişare daha da kısa sürmüş bu defa. Dışlamışlar Uzun Kuyruk'u da sürüden.
Tekrarlanmış bu olanlar.
Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar. Alabildiğince güçlenmişler. Öküzlerse her gecen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler.
Aslanlar, küstahlaştıkça küstahlaşmaya başlamışlar. Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış.
"Verin bize şu öküzü, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
Zavallı öküzlerin hayır diyebilecek güçleri kalmamış. Hepsi birer birer can veriyormuş aslanların pençesinde. Boz Öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış, en sona.
"Ne oldu bize, ne zaman kaybettik savaşı aslanlara karşı," diye sormuş biri, Boz Öküz'e, söylenircesine…
"Biz!..." demiş, Boz Öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek:
"SARI ÖKÜZ'Ü VERDİĞİMİZ GÜN KAYBETTİK BU SAVAŞI
Gün geçtikçe aslanları bir kaygı almaya başlamış. Öküzleri avlayamamak bir kenara açlıktan tavşan, fare gibi küçük hayvanlarla yetinir olmuşlar.
Sonunda , "Her halde bize bu otlağı terk etmek düşüyor" demişler. Ve ayrılmaya karar vermişler. "Nereye gideriz?" diye düşünürlerken "Bir dakika" diye bir ses duymuşlar. Seslenen, sürünün en çelimsiz, ama kurnaz bir ferdi olan Topal Aslan'mış. Söze karışmış:
"Hayır", "Hiçbir yere gitmiyoruz. Bana bırakın, ben hallederim bu işi…" demiş.
İnanmamışlar, ama haydi bir şans verelim ne çıkar diye düşünmüşler. O da almış yanına bir iki aslanı, gitmiş öküzlerin yanına.
Beyaz bayrak çekmeyi de unutmamış.
Öküzlerin lideri Boz Öküz başta olmak üzere, beş iri kıyım öküz yaklaşmış onlara. Sormuşlar ne istediklerini.
Topal aslan başlamış konuşmaya. Bir yandan da Boz Öküz'ün sivri ve kocaman boynuzlarına bakıp ürperiyormuş.
"Saygıdeğer öküz efendiler?" diye başlamış lafa :
"Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik. Biliyorum, sizleri çok defa incittik, kim bilir kaçınızda pençemizin izi var. Ama inanınız bunların hiç birini isteyerek yapmadık. Biliniz ki biz aslanlar, barışçı bir milletiz. Hele öküzlerle hiçbir alıp veremediğimiz olamaz.
Evet, size defaatle saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki Sarı Öküz yüzünden. Onun rengi öyle sizinkiler gibi değil ki… Gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Onu gördük mü ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz ve sürünüze zarar veriyoruz. Yoksa bizim sizinle hiçbir alıp veremediğimiz yok. Onun yüzünden hepiniz zarar görüyorsunuz. Bir türlü rahat rahat otlayamıyorsunuz, belki geceleri bile kükrememiz uykunuzu kaçırıyor.
Bunların hepsi Sarı Öküz'ün yüzünden. Verin onu bize, siz de kurtulun, biz de… Barış içinde yaşayıp gidelim ", demiş.
Boz Öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş. Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife. Bir tek yaşlı Benekli Öküz ; "Olmaz" demiş, ama kimseye dinletememiş sesini.
Zavallı Sarı Öküz kurban edilmiş, aslanlara. Hepsi birden saldırmışlar zavallı öküzün üzerine. Bir-ikisini fırlatmış üstünden, ama bitkin düşmüş, az sonra. Çırpınmış, haykırmış, yardım istemiş, yalvarmış, ama yokmuş onu işiten.
Diğerleri üzülmüşler üzülmesine, ama bütün sürünün selameti için gerekliymiş bu.
Gerçekten de günlerce sürüye hiçbir saldıran olmamış. Huzur içinde geçer olmuş günleri. Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra. "Acıktık" demişler Topal Aslan'a, daha birkaç hafta bile geçmemişken. O da yine almış yanına birkaçını, bir defa daha gitmiş Boz Öküz'ün yanına.
"Selam !" diye girmiş söze:
"Gördünüz ya, biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Doğru kararınız için sizi bir daha kutlamak isterim. Siz de huzur içindesiniz, biz de. Ne mutlu."
Yalnız buraya bunları söylemek için gelmedim. Büyük bir problemimiz var.
"Nedir?" demiş, Boz Öküz merakla.
"Şu sizin Uzun Kuyruk" demiş, Topal Aslan: "Öyle uzun bir kuyruğu var ki, nereden baksak görünüyor. O kuyruğunu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor. Gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Halbuki siz öyle mi ya, hepiniz normal kuyruklusunuz. Bir onun suçu yüzünden, korkarım yaptığımız barış bozulacak . Gelin verin onu bize, bu konuyu da burada kapatalım. Eskisi gibi, barış ve sevgi içinde iki taraf da hayatını sürdürsün."
Boz Öküz, yine istişare yapmış sürünün ulularıyla. Yine sadece Benekli Öküz olmuş karşı çıkan. Hepsi de "Verelim gitsin" demişler. İstişare daha da kısa sürmüş bu defa. Dışlamışlar Uzun Kuyruk'u da sürüden.
Tekrarlanmış bu olanlar.
Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar. Alabildiğince güçlenmişler. Öküzlerse her gecen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler.
Aslanlar, küstahlaştıkça küstahlaşmaya başlamışlar. Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış.
"Verin bize şu öküzü, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
Zavallı öküzlerin hayır diyebilecek güçleri kalmamış. Hepsi birer birer can veriyormuş aslanların pençesinde. Boz Öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış, en sona.
"Ne oldu bize, ne zaman kaybettik savaşı aslanlara karşı," diye sormuş biri, Boz Öküz'e, söylenircesine…
"Biz!..." demiş, Boz Öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek:
"SARI ÖKÜZ'Ü VERDİĞİMİZ GÜN KAYBETTİK BU SAVAŞI