TÜRK OLMANIN GURURU

Şiir, kitap, film, müzik, gösteri önerileriniz ve çeşitli röportajlar bu başlık altında. Ayrıca sanatsal olsun olmasın şiirlerinizi, okuduğun kitap ve roman yorumlarınızı, gittiğiniz tiyatro oyunları ve sinema filmleri hakkındaki öneri görüşlerinizi buradan aktarabilirsiniz...
Cevapla
EM-re
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 785
Kayıt: Çrş Oca 10, 2007 12:49 am
Konum: Almanya

TÜRK OLMANIN GURURU

Mesaj gönderen EM-re » Pzr Tem 20, 2008 5:11 am

[font=Arial]Anzaklı Ömer'in Hikayesi

1957 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere
ABD'ye giden doktor Ömer Muşluoğlu, görev yaptığı hastahanede başından geçen
çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatıyor:

Amerika 'ya gittiğim ilk yıllar.. New York'da Medical Center Hospital'da
görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak,
elektrokardiyografi çekmek gibi işler.. Hastaya o kadar önem veriyorlar ki
yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine, tedavisine
verilmiyor.Diğer zamanlarda da laboratuarda çalışıyorum. Bir hastaya
gittim. Yaşlıca bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında.."Kan vereceğim
kolunuzu açar mısınız?" dedim. Adamcağız kanserdi ve aynı zamanda
kansızdı.. Kolunu açtım, baktım pazusunda bir Türk bayrağı dövmesi var.
Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim:


-"Siz Türk müsünüz?"

-Kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasına bir işaret yaptı.

-Ama ben hala merak ediyorum. "Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir?"

-"Aldırma öylesine bir şey işte" dedi.


Ben yine ısrarla: "Fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim
milletimin bayrağı, benim bayrağım..."

Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde
sordu:


-"Siz Türk müsünüz?"

-"Evet Türk'üm...."

İhtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı.. Anlatmaya başladı:


"Yıl 1915. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de.. Orada savaşmak üzere
bütün Hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı. Ben, Avustralya
Anzaklarındandım. İngilizler bizi toplayıp dediler ki: 'Barbar Türkler
Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karşı cephe
açmış durumda.. Birlik olup üzerine gideceğiz. Bu savaş çok önemlidir. '
Biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına katıldık..


Beynimizi yıkayan İngilizler Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını
Çanakkale'ye sevkediyormuş. Bizi gemilere doldurup Mısır'a getirdiler,
orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler.
Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düşen gülleler
suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler geceyi
gündüze çeviriyordu.

Her taaruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can
veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe
şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı
bakımından da fazlaydık. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi?
İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler
barbarlıktan böyle saldırıyorlar. Meğer bu barbarlıktan değil, kalplerindeki
vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Biz karaya çıktık. Taarruz edeceğiz,
bizi püskürtüyorlar.. Tekrar taaruz ediyoruz, bizi gene püskürtüyorlar.
Tekrar taaruz ediyoruz.. Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir
dipcik darbesiyle kendimden geçmişim. Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı
insanların arasında buldum. Nasıl korktuğumu anlatamam. İngilizler bize
Türkleri barbar, vahşi kimseler olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim, bana
hiç de öfkeli bakmıyorlar, yaralarımı sarmışlar. İyice kendime gelince bu
defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana. İyi biliyorum
ki onların yiyecekleri çok çok azdı. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip
bana ikram ediyorlardı. Şoke oldum doğrusu..Dedim ki kendi kendime:


-'Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler, ama öldürmüyorlar... Veyahut
isteseler önceden öldürebilirlerdi.. Halbuki beni cephenin gerisine
.ürdüler..' Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı. Bu duygularla
'Yazıklar olsun bana' dedim. 'Böyle asil insanlarla ben niye savaşıyorum,
niye savaşmaya gelmişim?


Bu İngiliz milleti ne yalancıymış, ne kadar Türk düşmanıymış' diyerek pişman
oldum.. Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki... Bu iyiliğe karşı ne yapsam
diye düşündüm durdum günlerce.. Nihayet bizi serbest bıraktılar.


Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için
koluma bu Türk bayrağı dövmesini yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte.."


Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti:

Talihin cilvesine bakın ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarımı
iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarfeden Türkler idi. Şimdi de
Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarfeden bir
Türk... Ne garip değil mi? Avustralya 'dan Amerika'ya gelirken bir Türkle
karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten çok merhametli
insanlarsınız. Bizi hep kandırmışlar, buna bütün kalbimle inanıyorum.


Peşinden nemli gözlerle "Bana adınızı söyler misiniz?" dedi. "Ömer"
cevabını verdim. Merakla tekrar sordu: "Peki niçin Ömer ismini vermişler
sana?"

-"Babam müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer
adını vermiş."

-"Senin adın müslüman adı mı?" Ben -"Evet, müslüman adı" deyince yüzüme
baktı,doğrulmak istedi. Onun yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri dolu
doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: "Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye
kadar Josef Miller idi, şimdiden sonra "Anzaklı Ömer" olsun."

-"Olsun" dedim.

-"Peki doktor beni müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?"

Şaşırdım, nasıl da birdenbire müslüman olmaya karar vermişti. Meğer o bunu
hep düşünüyormuş da kimseyle konuşup soramadığı için gerçekleştirememiş..

-"Tabii" dedim.. "Müslüman olmak çok kolay." Sonra kendisine imanın ve
İslamın şartlarını anlattım, kabul etti. Hem kelime-i şehadet getiriyor,
hem de ağlıyordu.. Mırıldandı: "Siz müslümanlar tesbih çekersiniz, bana da
bir tesbih bulsan da ben de yattığım yerden tesbih çekerek Allah'ımı ansam
olur mu?"

Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakk'ı zikretmeyi ihmal
etmiyormuş. Hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim. Hasta yatağında
tesbih çekiyor, biz de tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün yanına
gittiğimde samimi bir şekilde rica etti.


-"Beni yalnız bırakma olur mu?"


"Ne gibi Ömer amca?" "Ara sıra gel de bana İslamiyeti anlat!.. Sen çok güzel
şeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim ferahlıyor."

O günden sonra her gün yanına gittim, bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım.


Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum,
hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum;

"Doktor Ömer, lütfen 217 numaralı odaya gelin!"


Hemen yukarı çıktım. Ömer amcanın odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen
şöyleydi: Sağ elinde tesbih, açık duran sol kolunun pazusunda dövme Türk
bayrağı, göğsünde imanı ile koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu.
Hemen başucuna oturdum, kendisine kelime-i şehadet söylettirdim, o şekilde
kucağımda teslim-i ruh etti...

TÜRK OLMAK İŞTE BÖYLE BİRŞEY[/font]
Söz; agizdan cikincaya kadar senin esirin, agizdan ciktiktan sonra sen onun esirisin...!

Kullanıcı avatarı
yilmaz.sahin
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Mesajlar: 2053
Kayıt: Cmt Tem 15, 2006 2:08 am
Konum: İstanbul
İletişim:

Mesaj gönderen yilmaz.sahin » Pzr Tem 20, 2008 12:37 pm

Fevkalede güzel bir hikaye. Dr. Ömer'in ve Anzaklı Ömer'in yerinde olmadan pek anlaşılmayacak bir his. Tabiki her okuyan Türk'ün tüylerini dikeltir ama birde kendinizi onların yerine koyarak okumalı. Tşk EM-re.
"Söz uçar yazı kalır"

EM-re
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 785
Kayıt: Çrş Oca 10, 2007 12:49 am
Konum: Almanya

Mesaj gönderen EM-re » Prş Tem 24, 2008 2:49 am

yılmaz abi inanın bunu okuyunca aglıyasım bile geldi helal olsun ALLAHTA mekanlarini cennet etsin keske ozamanki yigitler suandada olsa
Söz; agizdan cikincaya kadar senin esirin, agizdan ciktiktan sonra sen onun esirisin...!

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Pzt Tem 28, 2008 9:07 pm

Gerçekten muhteşem bir olay.Bizim tarihimiz şanlarla şereflerle doludur,o yüzdendir ki,İslamiyetin en son sancaktarlığını Türkler yapmışlardır.İnsan haklarını,adaleti,sevgiyi,bizden öğrenen batı toplumu malesef şimdi bizlere öğretmekte buda bizim içimizi acıtmakta.Ama İnşallah İlahi adalet bir gün mutlaka yerini bulacaktır.Tşk ler Emre...... ....

culeser
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 249
Kayıt: Pzt Nis 28, 2008 5:50 pm
Konum: Türkiye
İletişim:

Re: TÜRK OLMANIN GURURU

Mesaj gönderen culeser » Prş Mar 24, 2011 12:31 pm

YÜREĞİNE SAĞLIK

Cevapla

“ŞİİRLERİNİZ, KİTAP, ROMAN, RÖPORTAJLAR, TİYATRO, SİNEMA ve NOSTALJİK” sayfasına dön