Selam arkadaslar,
sizinde bildiginiz gibi bir Hac dönemini daha arkamizda birakiyoruz.
Elhamdulillah bir müslüman olarak Hac´ca tabii ki benimde gitmem gerekiyor. Insallah da giderim.
Hac konusunda cok celiskili yanitlar aliyorum.
Kimileri Hac´ca gittikden sonra yapacaklarini daha bilinci yapman gerekiyor ve tabii bunun akabinde isledigin günahlar daha büyük oluyor diyor.
kimileri ise (sanki bende biraz buna inanmak istiyorum :? ) suan ne günahsa sonrada o günah olarak kalacak.
yani dinimizde Hac´dan önce serbest ama Hac´dan sonra günah diye birsey yok.
Zaten ne yapilmamasi gerekiyorsa sonrada ayni kaliyor.
Mesela ben Hac´ca gitsem, tabii ki geri geldigimde o güzel yerlerin etkisiyle öyle devam edecek ama eger bir müddet sonra ben nefsini yenemessem ve ayni devam etsem.
ayni demekle tesettürü kasdediyorum.
Namaz, Oruc, ibadet bunlar zaten yapilmasi gerekenler.
Ozaman sizce ben Hac´ca didip geldikten sonra görevimi yerine getirmis mi olurum yoksa sadece kendimi mi kandirmis olurum????
Siz hangi davranis dogru??
Dogrusu ne??
Dogrusu ne??
söyledigin söz, karsindakinin anladigi kadardir.
AYLA ÖNCELİKLE ALLAHU TEALA HEPİMİZİ O MÜBAREK MEKANA GİTMEYİ NASİP EYLesin....
ZATEN BÜTÜN İNSANLAR ORAYA O NURLU PEYGAMBERİZ (S.A.V) HUZURUNA GÜNAHLARINDAN ARINMAK VE SADECE ALLAHA YÖNELMEK İÇİN GİTMİYORLARMI....
BİR İNSAN ORAYA GİDERKEN TÜM KALBİYLE İSTEYEREK CANI GÖNÜLDEN GİDERSE ALLAH (C.C) O İNSANA NEFSİYLE BAŞEDEBİLECEK GÜCÜ VERİR BUNDAN HİÇBİR ŞÜPHEN OLMASIN....
BENCE HACCA GİDİP GELDİKTEN SONRA GÖREVİNİ YERİNE GETİRMİŞ OLURSUN.....
BENCE DOĞRU OLAN BU........
ZATEN BÜTÜN İNSANLAR ORAYA O NURLU PEYGAMBERİZ (S.A.V) HUZURUNA GÜNAHLARINDAN ARINMAK VE SADECE ALLAHA YÖNELMEK İÇİN GİTMİYORLARMI....
BİR İNSAN ORAYA GİDERKEN TÜM KALBİYLE İSTEYEREK CANI GÖNÜLDEN GİDERSE ALLAH (C.C) O İNSANA NEFSİYLE BAŞEDEBİLECEK GÜCÜ VERİR BUNDAN HİÇBİR ŞÜPHEN OLMASIN....
BENCE HACCA GİDİP GELDİKTEN SONRA GÖREVİNİ YERİNE GETİRMİŞ OLURSUN.....
BENCE DOĞRU OLAN BU........
-
YILDIZOGLU
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 133
- Kayıt: Sal Kas 28, 2006 6:37 pm
- Konum: Türkiye
yıldızogluuuu
SAYIN AYLA HANIM
DİNİMİZDE ( 7 ) YASINA KADAR HIRISTIYAN ALMAN GEVUR MÜSLAN OLARAK YAŞIYO ( 7 ) YAŞINDAN SONRA ISE ANNESININ BABASININ DININE TAPIYO BUNU UNTMAYALIM
HAC KONUSUNA GELINCE AYLA HANIM
KUTSALK TOPRAKLARA VE MEKKEYE MEDINEYE GIDIYOSUN TABIKI NEDEN HACI OLMAK ICIN YARADANI ALLAHU TALA DERKI BIR INSAN NEFSINE SAHIP CIKAMIYOSA HIC BIRSEYE SAHIP CIKAMAZ NEFIS COK ONEMLIDIR
BENIM BILDIM KADARI ILE SIMDI HACCA GITMENIN FIYATIII BİR KISI ICIN (5000)BIN YTL KALIBA ÖNEMLİ OLAN HACCA GİTMEK DEYL BENCE ÖNEMLİ OLN HACILI TUTMAK
YILDIZ OGLUUUUUU
SALICAK KAL
DİNİMİZDE ( 7 ) YASINA KADAR HIRISTIYAN ALMAN GEVUR MÜSLAN OLARAK YAŞIYO ( 7 ) YAŞINDAN SONRA ISE ANNESININ BABASININ DININE TAPIYO BUNU UNTMAYALIM
HAC KONUSUNA GELINCE AYLA HANIM
KUTSALK TOPRAKLARA VE MEKKEYE MEDINEYE GIDIYOSUN TABIKI NEDEN HACI OLMAK ICIN YARADANI ALLAHU TALA DERKI BIR INSAN NEFSINE SAHIP CIKAMIYOSA HIC BIRSEYE SAHIP CIKAMAZ NEFIS COK ONEMLIDIR
BENIM BILDIM KADARI ILE SIMDI HACCA GITMENIN FIYATIII BİR KISI ICIN (5000)BIN YTL KALIBA ÖNEMLİ OLAN HACCA GİTMEK DEYL BENCE ÖNEMLİ OLN HACILI TUTMAK
YILDIZ OGLUUUUUU
SALICAK KAL
-
asilkartal
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 491
- Kayıt: Pzt Ağu 28, 2006 12:29 pm
- Konum: İST
Haccın Kazandırdıklarının Korunması
Hac yapmak kadar hacdan döndükten sonra, kazanılan güzel hasletlerin kaybedilmemesi de önem taşır. Kıyamete kadar insanlığın yoluna ışık saçacak aydınlığın ilk çıktığı Kutsal mekanlarda hac yaparak günahlarından arındıktan sonra bu arınmışlığın korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi için gereken gayreti göstermek hacının en başta gelen görevidir.
İnsanlar hacıyı örnek müslüman olarak görmek isterler. Bu bakımdan bilhassa olumsuz tutum ve davranışlarının İslam’ın aleyhinde propaganda malzemesi yapılacağını gözönüne alarak hacı, kesinlikle doğruluktan, dürüstlükten taviz vermemeli, hakkı hukuku gözetmelidir.
Her müslümanın görevi olmakla birlikte özellikle hacı, İslâm’ın güzelliğini yaşantısıyla fiili olarak göstermelidir. Bu sebeple İslâm’a aykırı düşecek tavır ve davranışlardan şiddetle sakınmalıdır. Bunun için yalan, haksızlık, hıyanet, ahde vefasızlık, aldatma, kandırma, eksik ölçme ve tartma... gibi gayr-ı ahlâkî tutum ve davranışlardan daima uzak durmalıdır.
Hac bitip de memleketine döndükten sonra sırf menfaat, makam, mevki hırsı gibi birtakım basit düşüncelerle hacda kazandığı safiyeti bulandırmamalıdır. Gerek dürüstlük, doğruluk, özü sözü bir olmak... gibi ahlâkî nitelikler açısından ve gerekse İslâmi bilinçlenme noktasından bir hacının, hacdan sonraki İslâmi hayatının hac öncesinden daha ilerde olması, makbul (mebrur) haccın en açık belirtisidir.
Yaptığı hac, Allah’a saygısını, takvasını ve Ahiret hayatına daha iyi hazırlanma şevkini ne derece artırmışsa haccı, Allah nezdinde o derece kabul görmüş demektir. Bundan dolayı hacı, hacdan sonraki hayatını, hac günlerinde konsantre olduğu İslami yaşantı doğrultusunda sürdürme çabası içinde olmalıdır. Allah’a verdiği sözü daima hatırında tutarak kötülüklerden, İslâm’ın onaylamadığı her türlü söz, fiil ve davranıştan uzak durmalıdır.
Ahdini bozmamalıdır. Çünkü Hacer-i Esvedi istilam, bir sözleşmedir. Bu hareketiyle müslüman, bundan böyle Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmeyeceğine söz vermiş olmaktadır. Bu itibarla hacı, yaptığı bu sözleşmeyi ihlal edecek her türlü söz, fiil ve davranıştan uzak kalmaya özen göstermelidir. Şeytanın veya heva ve hevesinin peşine takılarak ahde vefasızlık etmemelidir.
Hac, müslümana, müslümanların derdini dert edinme bilincini kazandırmış olmalıdır. Çünkü müslümanların derdini dert edinmeyen, onlardan değildir. Kâbe’nin etrafında, Arafat’ta, Müzdelife’de, Mina’da müminler denizinden bir damla olarak onlarla aynı kalıba girip de hacdan sonra bu denizin bir damlası olmayı reddetmek, bir hacı için nasipsizliğin en büyüğü olur.
Bu yüzden hacının gönlünde kalbinde müslümana karşı, imanlı insanlara karşı en ufak bir kin, husumet ve nefret kalmamalıdır. Müslümanların, damlaları birbirinden ayrılmayan bir okyanus gibi olmaları gerektiğini düşünerek, kendisini bu okyanusun bir damlası olarak görmeye devam etmelidir.
Bu okyanusun içinde birtakım olumsuzluklara şahid olmuşsa, okyanusun bir parçası olarak bu olumsuzlukların nasıl bertaraf edilebileceği üzerinde kafa yormalıdır. Hacı, Allah Rasûlünün 23 yıl boyunca canını dişine takarak İslam’ın aydınlığını insanlara nasıl ulaştırdığını gözü önüne getirip bu kutlu hizmetin, onun aydınlattığı yolda yeniden geliştirilmesinde hizmet alabilme azmi ve gayreti içinde olmalıdır.
kaynak http://www.afyonmuftulugu.gov.tr/dosyal ... oc86649217
Hac yapmak kadar hacdan döndükten sonra, kazanılan güzel hasletlerin kaybedilmemesi de önem taşır. Kıyamete kadar insanlığın yoluna ışık saçacak aydınlığın ilk çıktığı Kutsal mekanlarda hac yaparak günahlarından arındıktan sonra bu arınmışlığın korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi için gereken gayreti göstermek hacının en başta gelen görevidir.
İnsanlar hacıyı örnek müslüman olarak görmek isterler. Bu bakımdan bilhassa olumsuz tutum ve davranışlarının İslam’ın aleyhinde propaganda malzemesi yapılacağını gözönüne alarak hacı, kesinlikle doğruluktan, dürüstlükten taviz vermemeli, hakkı hukuku gözetmelidir.
Her müslümanın görevi olmakla birlikte özellikle hacı, İslâm’ın güzelliğini yaşantısıyla fiili olarak göstermelidir. Bu sebeple İslâm’a aykırı düşecek tavır ve davranışlardan şiddetle sakınmalıdır. Bunun için yalan, haksızlık, hıyanet, ahde vefasızlık, aldatma, kandırma, eksik ölçme ve tartma... gibi gayr-ı ahlâkî tutum ve davranışlardan daima uzak durmalıdır.
Hac bitip de memleketine döndükten sonra sırf menfaat, makam, mevki hırsı gibi birtakım basit düşüncelerle hacda kazandığı safiyeti bulandırmamalıdır. Gerek dürüstlük, doğruluk, özü sözü bir olmak... gibi ahlâkî nitelikler açısından ve gerekse İslâmi bilinçlenme noktasından bir hacının, hacdan sonraki İslâmi hayatının hac öncesinden daha ilerde olması, makbul (mebrur) haccın en açık belirtisidir.
Yaptığı hac, Allah’a saygısını, takvasını ve Ahiret hayatına daha iyi hazırlanma şevkini ne derece artırmışsa haccı, Allah nezdinde o derece kabul görmüş demektir. Bundan dolayı hacı, hacdan sonraki hayatını, hac günlerinde konsantre olduğu İslami yaşantı doğrultusunda sürdürme çabası içinde olmalıdır. Allah’a verdiği sözü daima hatırında tutarak kötülüklerden, İslâm’ın onaylamadığı her türlü söz, fiil ve davranıştan uzak durmalıdır.
Ahdini bozmamalıdır. Çünkü Hacer-i Esvedi istilam, bir sözleşmedir. Bu hareketiyle müslüman, bundan böyle Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmeyeceğine söz vermiş olmaktadır. Bu itibarla hacı, yaptığı bu sözleşmeyi ihlal edecek her türlü söz, fiil ve davranıştan uzak kalmaya özen göstermelidir. Şeytanın veya heva ve hevesinin peşine takılarak ahde vefasızlık etmemelidir.
Hac, müslümana, müslümanların derdini dert edinme bilincini kazandırmış olmalıdır. Çünkü müslümanların derdini dert edinmeyen, onlardan değildir. Kâbe’nin etrafında, Arafat’ta, Müzdelife’de, Mina’da müminler denizinden bir damla olarak onlarla aynı kalıba girip de hacdan sonra bu denizin bir damlası olmayı reddetmek, bir hacı için nasipsizliğin en büyüğü olur.
Bu yüzden hacının gönlünde kalbinde müslümana karşı, imanlı insanlara karşı en ufak bir kin, husumet ve nefret kalmamalıdır. Müslümanların, damlaları birbirinden ayrılmayan bir okyanus gibi olmaları gerektiğini düşünerek, kendisini bu okyanusun bir damlası olarak görmeye devam etmelidir.
Bu okyanusun içinde birtakım olumsuzluklara şahid olmuşsa, okyanusun bir parçası olarak bu olumsuzlukların nasıl bertaraf edilebileceği üzerinde kafa yormalıdır. Hacı, Allah Rasûlünün 23 yıl boyunca canını dişine takarak İslam’ın aydınlığını insanlara nasıl ulaştırdığını gözü önüne getirip bu kutlu hizmetin, onun aydınlattığı yolda yeniden geliştirilmesinde hizmet alabilme azmi ve gayreti içinde olmalıdır.
kaynak http://www.afyonmuftulugu.gov.tr/dosyal ... oc86649217
selamlar ve tabii ki paylasimlariniz icin tesekkürler.
söylediginiz herseyde cok haklisin.
üzerimize düsen görevleri muhakkat yerine getirmeliyiz.
bencede heleki öyle bir devirde yasiyoruzki, sirf kendimize degil etrafimizdakilere yasadigimiz dini özendirerek özellikle genclerimizi heveslendirerek yasamaliyiz.
ben sadece tesettür konusuna degilmek istemistim.
yani haca gitmeyi, üzerime düsenleri yapmayi cok istiyorum ama tesettür konusunda su nefsimi yenemiyorum.
bu arada yilsizoglu evet haklisin nefis cok önemli
ama yazdigin nefsine sahip cikamayan hicbirseye sahip cikamaz lafini biraz radikal buluyorum.
bence bu cümlenle bir cok seyi genellemissin...
he birde fiyat konusuna deginmissin. durumu kötü olanlardan bahsetmiyorum tabii.
ama benim sahsi düsüncem bu devirde normal halli bir aileyim diyen herkesin hacca ayiracak bütcesi var, sadece konu hac veye yardim gibi seyler olunca biraz cimri davraniyor ve gerektiginden fazla sorguluyoruz.
söylediginiz herseyde cok haklisin.
üzerimize düsen görevleri muhakkat yerine getirmeliyiz.
bencede heleki öyle bir devirde yasiyoruzki, sirf kendimize degil etrafimizdakilere yasadigimiz dini özendirerek özellikle genclerimizi heveslendirerek yasamaliyiz.
ben sadece tesettür konusuna degilmek istemistim.
yani haca gitmeyi, üzerime düsenleri yapmayi cok istiyorum ama tesettür konusunda su nefsimi yenemiyorum.
bu arada yilsizoglu evet haklisin nefis cok önemli
ama yazdigin nefsine sahip cikamayan hicbirseye sahip cikamaz lafini biraz radikal buluyorum.
bence bu cümlenle bir cok seyi genellemissin...
he birde fiyat konusuna deginmissin. durumu kötü olanlardan bahsetmiyorum tabii.
ama benim sahsi düsüncem bu devirde normal halli bir aileyim diyen herkesin hacca ayiracak bütcesi var, sadece konu hac veye yardim gibi seyler olunca biraz cimri davraniyor ve gerektiginden fazla sorguluyoruz.
söyledigin söz, karsindakinin anladigi kadardir.
-
asilkartal
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 491
- Kayıt: Pzt Ağu 28, 2006 12:29 pm
- Konum: İST
bu yazdıklarım kendi yorumum degil ayla böylesi ciddi konularda azicık din bilgimle kimseyi yanıltmak iztemem buradaki yorumlar başka bi siteye aittir katıldıgım bi konu olmakla beraber böylesi bi soruyu sorma cesaretinden dolayıda kutlarım çeşke herkes bilgilenmek adına kafasındaki soruları acık açık yazabilse..
Her nerede ve her ne koşul altında yaşıyorsanız yaşayın, fırtınanın fırlatıp attıgı ruhlar şunu mutlaka ögrenir:
Yaşam okyanusunda mutluluk adaları gülümsemektedir ve ideallerinizin güneşli kumsalı sizin gelişinizi beklemektedir. Ellerinizi düşüncenizin dümeni üzerinde sıkı tutun. Ruhunuzun derinliklerinde hakim olan efendi yatmaktadır (fakat uykudadır) Onu uyandırırn.
Her nerede ve her ne koşul altında yaşıyorsanız yaşayın, fırtınanın fırlatıp attıgı ruhlar şunu mutlaka ögrenir:
Yaşam okyanusunda mutluluk adaları gülümsemektedir ve ideallerinizin güneşli kumsalı sizin gelişinizi beklemektedir. Ellerinizi düşüncenizin dümeni üzerinde sıkı tutun. Ruhunuzun derinliklerinde hakim olan efendi yatmaktadır (fakat uykudadır) Onu uyandırırn.
cok cok tesekkür ederim.
Asilkartal, zaten sizin yazilarini takip etmek, okumak ana büyük zevk veriyor.
Birde üstelik sordugum bir suale veya herhangi bir konuya ciddi ve ayrintili yorum getirmeniz cok hos.
Bence bir sitede (formda) mutlaka olmasi gereken katilimcilardansiniz.
Asilkartal, zaten sizin yazilarini takip etmek, okumak ana büyük zevk veriyor.
Birde üstelik sordugum bir suale veya herhangi bir konuya ciddi ve ayrintili yorum getirmeniz cok hos.
Bence bir sitede (formda) mutlaka olmasi gereken katilimcilardansiniz.
söyledigin söz, karsindakinin anladigi kadardir.
arkadaslar kusura bakyin sizlere karsi birseyim yoktu.
Simdi okudugumda anladim, sadece asilkartal yazmisim ama tabii burda daha nice cok cok degerli arkadaslarimiz var.
Ben asilkartalin yazdigi en son yaziya cevap olarak yazinca sedece ona hitap eder gibi oldu.
Tekrar yapmis oldugum düsüncesizlikden dolayi özür dilerim.
Simdi okudugumda anladim, sadece asilkartal yazmisim ama tabii burda daha nice cok cok degerli arkadaslarimiz var.
Ben asilkartalin yazdigi en son yaziya cevap olarak yazinca sedece ona hitap eder gibi oldu.
Tekrar yapmis oldugum düsüncesizlikden dolayi özür dilerim.
söyledigin söz, karsindakinin anladigi kadardir.
-
asilkartal
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 491
- Kayıt: Pzt Ağu 28, 2006 12:29 pm
- Konum: İST
