Anne-Babaya Hürmet Allah Emridir

"Eüzübillahimineşeytani siyaset" düsturunda islami konuları bildiğiniz kadarıyla buradan paylaşabilirizsiniz.
Cevapla
ENSSHN
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 331
Kayıt: Cum Oca 25, 2008 11:32 pm

Anne-Babaya Hürmet Allah Emridir

Mesaj gönderen ENSSHN » Cum May 08, 2009 10:32 pm

08.05.2009
Anne-babaya hürmet Allah emridir
Anne-babaya hürmetsizlik bugünün en büyük problemlerindendir. İnanan insanlar bu problemin halli için misyon yüklenmelidirler. Sadece "üzülüyorum, müteessir oluyorum, gözüm yaşarıyor" deyip o mesele geçiştirilemez. O mevzuda mutlaka bir şey yapmak gerekir.Anne-babaya hürmet bir kere Allah'ın emridir. Ama maalesef bütün dünyada bu mesele yerle bir olmuştur.

Sadece bahtsız İslam coğrafyasında bazı güzel örnekler göstermek mümkün olabilir. Hâlâ bazı kimseler hakikaten anne ve babalarına karşı saygılıdırlar. İtaat ediyorlardır. Onlara saygılarını öyle uf dememe inceliğinde ifade etmeseler bile tartaklamazlar, açıktan açığa onlara karşı yüzlerini ekşitmezler, hırpalamazlar, incitecek söz söylemezler, yedirirler, içirirler. İsterse bu mülahazaları "Vefat edip gidecekleri anda nasıl olsa mirasları bize kalacak, ne diye inciteyim bunları? Sonra gider varlıklarını bir hayır kurumuna bağışlarlar. Bir vakfa bağışlarlar." endişesi olsun isterse başka bir şey olsun. Niyetlerine göre mükâfat görürler ama anne-babayı incitmeme başlı başına bir fazilettir.

Bu konunun eğitim sisteminin bütününü alakadar eden bir yanı da vardır. Caminin bu meseleyi işlemesi lazımdır. Herkesin, inandığı ölçüde evinde bu duyguyu canlandırması gerekir. Ve siz de elinizdeki imkânlarınızla nerelere tesir edebiliyor, eliniz nereye kadar ulaşabiliyorsa üzerinize düşeni yapmalısınız. Derginizle, gazetenizle, televizyonunuzla, radyolarınızla ve sahip olduğunuz bütün imkânlarla elinizden geleni yapmanız gerekir.

Bediüzzaman, annesine-babasına isyan edeni insan bozması bir canavara benzetiyor. Hakikaten annesine-babasına saygısızlık yapan, isyan eden, başkaldıran, onların hukukunu çiğneyen bir insanı görünce içinizden: "Allah bu hayvanları neden insan suretinde yaratmış?" demek geliyor.

Anne-babaya hürmet meselesi vicdanlarda bütün vahametiyle duyulmuyor. Bu veba başta Batı'da başladı. Daha sonra modernite kılıfıyla bizim o güzelim dünyamıza da sirayet etti. Sanki anne-babanın sizi bakıp büyüttükten sonra o bölgede yaşamaya hakları yok gibi bir anlayış gelişti. Bu sakat felsefe bizim iradi davranışlarımızı da felç etti. Şimdi artık anne-babayla (pederşahi) oturulan aileler belki sadece köylerde kaldı. Cedşahî (dedeyle oturulan) ailelerin adı bile unutuldu. İnşaallah bu kirlenme köylere de varmadan çark tersine döner. Yeniden onlara karşı toplum çapında bir saygı uyanır. Yeniden herkes annesine, babasına, yuvasına, eşine ve çocuklarına sahip çıkar da bize mahsus cennet köşesi mesabesindeki yuvalar teessüs eder.


Huzur Evinde Huzur Yok
En çok üzüldüğüm şeyler de şimdilerde "huzurevi" dedikleri yerler. Bu isim de esas aldatmaca bir isimdir. Oraya evlatları, torunları ya da yakınları tarafından terk edilmiş derbederlerin başlarını soktuğu yuva, manasına dar'ul metrukîn demek daha uygundur. Huzur, bir insanın bulunduğu atmosferden zevk duyması, hazz-ı manevi içinde bulunması, hayatı tebessümle karşılaması, onu tebessüm ettirecek hadiselerin çevresinde cereyan etmesi ise bu evlere nasıl huzurevi denebilir? Orada kalanlardan biri "Üç bayram oldu, dört bayram oldu benim çocuklarım bana gelmedi." deyip hıçkıra hıçkıra ağlıyorsa burası huzur evi mi olur? Eğer dilimizi bedduaya alıştırmış olsaydık bu durum karşısında, "Böyle bir toplum yerin dibine batsın her şeyiyle." dememiz gerekirdi. Fakat tel'ine, bedduaya âmin dememeye, tel'in ve bedduada bulunmamaya yemin ettiğimiz için demeyeceğiz onu. Allah bu canavar ruhları ıslah buyursun.

Hakikaten anne, baba ve büyükler bugün terk edilmişlerdir. Ve bu fena ahlak yaygındır. Gerçekten huzurevleri tesis etseniz, onlara denizlerin kenarlarında yalılar yapsanız, kayıklar indirseniz oradan, onlara denizin içinde yüzme imkânları da verseniz, evlatlarının, çevrelerindeki insanların soluklattığı o huzuru, o hazzı, o ruhani zevki onlara veremezsiniz. O açıdan da asıl mesele yeniden bizim yuvamızın tesisidir. Kendi yuvamızın, kendi düşüncemizin ihyasıdır. Yıkılmış o toplumun yeniden inşasıdır. Kendi ruh abidemizin ikamesidir. Bunu biz vicdanımızda azıcık duyuyorsak ben şahsen ona sevinirim. İhya etmek üzere, inşa emek üzere bir ba'su ba'de'l mevt gayreti başlamış demektir. Bir diriliş süreci başlamış demektir.

Keşke anam, babam hepsi benim yanımda burada olsaydı da yürüyememe gibi bir problemleri olduğunda onları sırtıma alıp yatacakları yere çıkarsaydım. Sonra yemek yiyecekleri zaman da tekrar sırtıma alıp yemek masasına götürseydim. Yemeklerini yedikten sonra da "Başka bir emriniz var mı, yapacağımız bir şey var mı" deseydim. "Yok evladım, Allah seni Firdevs'iyle sevindirsin." dedikten sonra da bir daha ellerini alıp öpseydim. Başıma koysaydım. "Bir emriniz olursa şayet, söylemeye çekiniyorsanız bana bir imada bulunun takla atarak gelirim." deme imkânım olsaydı. Yani birileri meseleye bu seviyeden yaklaşıyorsa ben bu vetirenin başladığına inanarak ümitleneceğim. Ama biz de vicdanımızda o yıkılışı, o harabiyetin, o tezelzülün acısını hâlâ duymuyorsak bir süre daha beklemek icab edecektir.

Ebeveynin hakkının üstünde hak olamaz. Onların hakları azizdir; Allah hakkından sonra gelir. Onlara mektup yazın, telefonla arayıp hallerini hatırlarını sorun, "Bir emriniz var mı, burada güzel hizmetler oluyor. Size öyle dua edenler var ki siz bu dualarla amudi olarak Allah'a yükselirsiniz." deyin. Gönüllerini alın, mutlu edin. İnkisar yaşamalarına meydan vermeyin. Hasretlerini bir de inkisarla derinleştirmeyin.

Özetle:
1-) Anne-babaya hürmet bir kere Allah'ın emridir. Ama maalesef bütün dünyada bu mesele yerle bir olmuştur. Anne-babaya hürmetsizlik bugünün en büyük problemlerindendir.
2-)İnşaallah yeniden onlara karşı toplum çapında bir saygı uyanır. Herkes annesine, babasına, eşine ve çocuklarına sahip çıkar da bize mahsus cennet köşesi mesabesindeki yuvalar teessüs eder.
3-)Ebeveynin hakları Allah hakkından sonra gelir. Onlara mektup yazın, telefonla arayıp hallerini hatırlarını sorun, gönüllerini alın, mutlu edin. İnkisar yaşamalarına meydan vermeyin.

Büyüklerin hepsinin, evlatlarının cıvıl cıvıl koşuştuğu bir atmosferde yaşama hakları vardır. Onları ondan mahrum edemezsiniz. Torunlarını görüp sevmek dedenin, nenenin en tabii hakkıdır. Onları o sevgiden mahrum edemezsiniz. Kaldırıp onları partal bir eşya gibi bir kenara atamazsınız. Fakat öyle bir sistem kurmuş öyle bir mimari geliştirmişiz ki, o binalar sahiplerinin başına yıkılsın diyesi geliyor insanın.

Oglun da seni atacak
Bediüzzaman, talebelerinden merhum Mustafa Çavuş'un, anne-babasına hürmetinden dolayı terakki ettiğini söylüyor. Eğer anne babaya saygı vesile-i terakki ise o herkes için söz konusudur. Herkesin terakkisi de onlara vefalı ve samimi davranmasına bağlıdır. Hiçbir şey demeseler bile hissiyatlarını çehrelerinden, işmizazlarından veya tebessümlerinden okuyarak emre amade olduğunu her zaman ifade edecek kadar saygılı olma, insanı amudi olarak Allah'a yükseltir. Böyle birinin öbür tarafta göreceği mükâfat da çok farklıdır.

Her şeyden evvel dinî emirlere ve disiplinlere saygı yıkıldığından dolayı anne-babaya da hürmetsizlik var. Ancak hayat burada bu perdenin kapanmasıyla bitmiyor. Meselenin öbür ucu var. Berzah var, mahşer var, köprü var, cennet var, cehennem var. Mü'min hayatını buna göre tanzim edecek ve büyüklerine saygı duyacak.

Burada bir menkıbe ile konuyu bağlamak istiyorum. Vaktiyle bir beldede, yaşlanmış ve çalışamaz hale gelmiş insanları bir sepete doldurup sepetle beraber uçurumdan yuvarlarlarmış. İşte yine bir gün bir adam babasını alıyor, sepetin içine koyarak yuvarlayacağı zirvenin başına çıkarıyor. Babası, "Oğlum, beni böyle de atabilirsin. Yazıktır, sepetin zayi olmasın. Nasıl olsa senin oğlun da o sepeti sana kullanacak." deyince o delikanlının kafasına dank ediyor. Yaptığından utanıyor ve babasını gerisin geriye evine götürüyor. O âdet-i menhuseyi de böylece bitiriyor.

Bu hikâyede olduğu gibi birisinin bir yerden başlayıp içimize girmiş modernite kılıflı bu Batı vebasına dur demesi lazım. Bir kere de Allah'ın izni ve inayetiyle bu dur diyenlerin sayısı çoğalırsa iş tersine dönebilir. Cahiliyede gerek bakamama endişesi gerekse ar sebebi olur korkusuyla kız çocuklarını diri diri gömenler vardı. Bu âdet gibi içki ve üryan yaşama öyle yaygındı ki, Kâbe'yi bile öyle tavaf ediyorlardı. Akla hayale gelmedik şeyler işleniyordu. Böyle bir toplum bir nefhada medeni ümmetlere imamlık yapabilecek kıvama gelmişti. Bu sebeple kesinlikle ümitsizliğe düşmemek ve sürekli gayret göstermek gerekiyor.

Kur'an'ı annemden öğrendim
Hocaefendi, merhume validelerini anlatıyorlar: Benim ilk Kur'an hocam validemdir. Kendi anlattığına göre bana dört yaşımda Kur'an okumayı öğretmiş. Bir ay içinde de hatmettiğimi söyler. Ben, hatmettiğimi hatırlamıyorum. Ancak bütün köylüye yemek verdiler. Birisi de bana 'Senin düğünün oluyor' dedi. O günden hatırımda kalan sadece bu hatıra var..

O devirde Kur'an okutmak yasak olduğu için annem beni gece yarısı uykudan kaldırır ve bana Kur'an öğretirmiş. Zaten bütün köyün kadın ve kızına Kur'an'ı validem öğretmişti. Babasından gelen bir terbiye ve Kur'an aşkı, o en sıkıntılı ve zor dönemlerde dahi validemin Kur'an öğretmesine mani olamamıştı. Esasen tek başına bir kadının, 15-20 kişinin sofraya oturduğu bir evin bütün işlerini yaptıktan sonra bir de Kur'an öğretmeye vakit bulabilmesi, beni her zaman hayrette bırakmıştır. Hem o günkü kadına ait işler, sadece ev işleriyle de sınırlı değildir. Davarların sağımını yaptığı gibi, kadınlar tarla ve bahçede de çalışırlardı. İşte bir taraftan ceberut bir idarenin baskısı, diğer taraftan kendine ait yapması gereken zor işler; buna rağmen gündüz boş vakitlerinde köyün kadın ve kızına geceleri de bana Kur'an öğretmek, hakikaten şaşılacak bir gayret ve çalışma örneğidir..

Annemin bu örnek davranışı, Kur'an öğretmekteki hassasiyet ve aşkı, ibadetindeki kusursuzluğu ve hayatını hep ızdıraplı geçirmesi çocukluk ihsaslarımla o gün anlamamış olsam dahi bugün çok iyi anlıyorum ki bana tesir eden en mühim hususlardandır.

Ben bildim bileli annemin hayatı çileli geçmiştir. Bir kere, onun bel ve ayaklarının ağrımadığı hiçbir devreyi ben hatırlamıyorum. Ayrıca birçok ağır hastalık geçirmiştir. Bütün bunların yanında bakım ve görümünü yapması gereken, hayatta kalmış sekiz çocuğun anasıydı.

Hele Alvar köyüne gidince annem tamamen yalnız kalmıştı. Büyükannem ablamı yanında alıkoyduğu için ev işlerinde ona yardım etme yükü bana düşmüştü. Çünkü evin en büyüğü bendim. Yaşım dokuz veya ondu. Bir taraftan hıfzımı tamamlıyor, diğer taraftan da anneme yardım ediyordum. Hamur yoğurur, yemek yapar, bulaşık ve çamaşır yıkamada yardımcı olurdum. Tabii ki yine de anneme düşen çok iş kalırdı. Bu arada koyun ve ineklerin sağımını da o yapıyordu. Velhasıl anamın hayatı bütünüyle çileydi. İşte bütün bunlara rağmen bizlerin yetişmesi için de amansız mücadele vermişti.

Haftanın Duası

Ey ruhlar gibi ince, melekler kadar mâsum ve gökler kadar derin, yüce ve değerli varlık! Senin ününün bestesi tâ meleklerin oturup kalktığı yerlerde duyulmakta, hayatının şarkısı cennet yamaçlarında yankılanmaktadır. Sen her zaman duygu kancalarının ucu ciğerinde, din cevherinin gerdanlığı da boynunda yaşadın! Biz hepimiz senin kölelerin, sen ise şefkat, vefâ ve samimiyet ağıyla bizleri avlayıp esir eden taçsız bir sultansın! Allah, kıyâmet sabahında seni Zâtının ışıklarıyla aydınlatsın! Geleceğin, cennetin cuma yamaçları gibi neşeli ve
vuslatın da kutlu olsun!

Sözün Özü
Anne-baba, insanın en başta hürmet edeceği kudsî iki varlıktır. İnsan, peder ve vâlidesine karşı hürmeti nispetinde Yaratıcısına karşı da hürmetkâr sayılır. Onlara hürmeti olmayanın, Allah'a (cc) da hürmet ve saygısı yoktur. Onları hırpalayan, er-geç hırpalanmaya maruz kalır. Ebeveynin kadrini bilip onları Hakk'ın rahmetine ulaşmaya vesile sayanlar, bu dünyada da, öteler ötesinde de en talihlilerdendir. Onların varlıklarını istiskal edip, hayatlarına karşı bıkkınlık gösterenler ise sürüm sürüm olmaya namzet bir kısım uğursuzlardır.
düşünmek taraf olmaktır..

Kullanıcı avatarı
HACI.OMER.SAHIN
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 257
Kayıt: Pzr Şub 24, 2008 10:41 pm
Konum: Türkiye

Re: Anne-Babaya Hürmet Allah Emridir

Mesaj gönderen HACI.OMER.SAHIN » Cmt May 09, 2009 6:24 pm

Kayıt Tarihi: 04-Mart-2009
Konum: Tokat
Gönderilenler: 126

Gönderim Zamanı: Bugün Saat 18:20
İslamın Annelere verdiği değer ve Anneler Günü‏

--------------------------------------------------------------------------------



Soru: Anneler günü ile alâkalı olarak neler yapmamız gerekir ?

Cevap : Bismillâhirrahmanirrahim

Annelere duyulan sevgi ve saygıyı belirtmek için her yıl mayıs ayının ikinci pazarı, anneler günü olarak kutlanır; yılın annesi seçilir. Gerçi biz Müslümanlara göre sadece mayıs ayının ikinci pazarı, anneler günü değil; yılın her günü, anneler günü; zamanın her anı anneler anıdır. Çünkü annemiz bizi, nice zahmetlerle dokuz ay karnında taşıyan, doğuran, büyüten, bize en yakın insandır. Tabii ki sadece bir gün onları hatırlamak yeterli değildir. Gene de hiç yoktan iyidir. Çünkü bu vesile ile hiç olmazsa; Cennetin ayaklar altına serildiği, çocuğunu zahmetle taşıyan, zahmetle dünyaya getiren o yüce varlığı, şefkat kahramanlarını ana-babalarını tamamen ihmal eden günümüz çocuklarına sene de bir kere de olsa, hatırlatma imkânını bulmuş oluyoruz.

Annelerimiz-babalarımız bizden, yaptıkları fedakârlığın ve besledikleri sevginin karşılığını asla beklemezler. Onlara karşı saygılı olmamızı isterler. Çocukları uğruna nice zorluklara katlanan, hatta hayatını bile hiç düşünmeden feda eden anneler-babalar, en çok değer verdikleri insanlardan, yani çocuklarından gelecek bir armağanı, daha doğrusu onları hatırladığımızı gösteren ufacık bir ipucunu bekliyor. Siz de yaşamınızda her şeyini hiçbir karşılık beklemeden size veren, o en çok sevdiğiniz varlığa onu hatırladığınızı gösterin. İyi insan olmamız, başarılı olmamız onlar için bir onurdur, bir gururdur. Başarılı ve iyi bir insan olmaya çalışmak annelerimize-babalarımıza verebileceğimiz en güzel hediyedir.

Maalesef anneyi “anneler günü”nde, babayı “babalar günü”nde, sakatı “sakatlar yılı”nda, çocukları “çocuklar yılı”nda, hatırlayan çok acaip bir toplum olduk.

Halbuki ana gibi yâr bulunur mu hiç? İnsanların ALLAH (c.c.) kelâmından sonra en çok kullandıkları kelime ana kelimesidir. Böyle olmasına rağmen ana’yı “anneler günü”nde hatırlıyor olmak bitmişliğin en büyük emaresidir.

Yaratılmış dört varlığın dışında ana karnında bulunmaksızın çıkan hiçbir varlık yoktur. Bu dört yaratılmış varlık:

1 - Hz. Adem (A.S.),

2 - Hz. Havva vâlidemiz.

3 - Hz. Sâlih (A.S.)’ın devesi.

4 - Hz. İsmail (A.S.)’ın koçu.

Bunlar dışında her yaratılmış varlık ana karnıyla irtibatlıdır. Yumurtadan çıkanlar, yumurtayı ana/dişi yumurtlar, erkek değil. Tohumdan çoğalanlar da toprak ana’nın marifetiyle çıkarlar. Ana’nın şakası olur mu hiç? Elbette olmaz! Hz. Musa (A.S.)’ın Cennetteki komşusu, ****** duâsını alan bir kasaptır.

Sufilerden Bilâl Havvas diyor ki: Çölde yürüyordum. Yanımda biri belirdi. Hızır olabileceğini düşündüm. Sonra bu zata:

-ALLAH (c.c.) için söyle! Sen kimsin? dedim.

-Hızırım, dedi.

-Seni görmeme vesile olan amelim nedir? dedim.

-Annene yaptığın iyiliktir, diye cevap verdi.

Neslin selâmeti için devlet ve millet olarak üç kesime çok önem vermemiz şarttır: 1- Ana. 2- İmam. 3- Öğretmen.

Bu üç varlığı tartışılmaz bir otorite ve saygıya muhatap kılmalıdır. Aralarındaki dengeyi ve ilişkiyi iyi kullanmalıdır. hacı ömer şahın
""BANA ARKADAŞINI SÖYLE, SANA KİM OLDUGUNU SÖYLEYEYİM"""

Kullanıcı avatarı
oktay.sahin
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 494
Kayıt: Pzt Ara 18, 2006 11:02 pm
Konum: Yurt Dışı

Re: Anne-Babaya Hürmet Allah Emridir

Mesaj gönderen oktay.sahin » Cmt May 09, 2009 9:51 pm

SLM TÜM ANNELERIN ANNELERGUNUNU KÜTLARIM
Dosya ekleri
.jpg
.jpg (3.31 KiB) 8631 kere görüntülendi
BIR BABA, KENDI MUTLULUGUNDAN COK, COCUKLARININ MUTLULUGU ILE MUTLU OLUR

Kullanıcı avatarı
Demircili_kiz
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 1022
Kayıt: Pzr Ağu 26, 2007 5:08 pm
Konum: Yurt Disi /Almanya
İletişim:

Re: Anne-Babaya Hürmet Allah Emridir

Mesaj gönderen Demircili_kiz » Cmt May 09, 2009 10:23 pm

Tüm Annelerin Anneler gününü en icten dileklerimlen kutluyorum..allah sizi bizim basimizdan eksik etmesin
Zeynep ablam seninde annenler gününü ayriyetlen kutlarim....
Kendim qurßet eLde qönLüm SiLada !!!

Kullanıcı avatarı
Ugur Ozdemir
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 993
Kayıt: Pzt Ağu 14, 2006 9:36 pm
Konum: Yurt Dışı

Re: Anne-Babaya Hürmet Allah Emridir

Mesaj gönderen Ugur Ozdemir » Sal May 12, 2009 9:48 pm

Mevlam Insallah Anne Babamiza hakkiyla hizmet edebilmeyi bizlere nasip eylesin.
Hepsine hayirli,uzun ömürler versin.

Cevapla

“İSLAMİYETİ YAŞAYIŞ ve DİNİ KONULAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ” sayfasına dön