HİMMET
Düştüm yine bir derde gönlüm niçin eğlenmez
Kararım yok bu yerde gönlüm niçin eğlenmez
Yarabbi sen kıl yârî cemalin görsem bari
Dün ü gün edip zâri gönlüm niçin eğlenmez
Zinet sevdası değil şöhret kavgası değil
İzzet davası değil gönlüm niçin eğlenmez
Müminim şükrederim daima fikrederim
Her zaman zikrederim gönlüm niçin eğlenmez
Himmet bir aşık kuldur bu yol bir aceb yoldur
Halimi bilen oldur gönlüm niçin eğlenmez
Kıl: Ol
Yarî: Yarim
Dün ü gün: Gece gündüz
Zâr: Ağlamak, inlemek
Zinet sevdası: Dünyalık hevesi
İzzet davası: Büyüklük, makam mevki tutkusu
Aceb: Acayip
Ol: O
SEMERKAND DERGİSİ NİSAN 2008
TASAVVUFDAN DAMLALAR
- iskesurlu60
- Destekleyen
- Mesajlar: 519
- Kayıt: Çrş Şub 20, 2008 12:38 pm
- Konum: İstanbul
- iskesurlu60
- Destekleyen
- Mesajlar: 519
- Kayıt: Çrş Şub 20, 2008 12:38 pm
- Konum: İstanbul
Kulluğun aslı, sevgi ve irade ile Yüce Mevla’ya ibadet yapmaktır.
Kulluk ölene kadar devam eder. Herkes kendi amelinden sorumludur.
Kâmil mürşitler, güzel kullukta insanlara örnek ve kuvvet olurlar; zayıf kalplere destek verir; içindeki sönmüş sevgiyi canlandırırlar.
Tasavvuf, cemaat hâlinde ve birlik içinde Allah yolunda yürümektir.
Tasavvuf, topluca tövbe etmektir. Tasavvuf, topluca Yüce Allah’ı zikretmektir.
Tasavvuf, topluca hakka yönelmek ve birbirini hak yolunda desteklemektir.
Tasavvuf, bir kâmil mürşid nezaretinde topluca Yüce Allah’ın ipine yani dinine, Kur’an’a, sünnete, takvaya ve ihlasa sarılmaktır.
Tasavvuf, nefis ve şeytan düşmanına karşı mümin kardeşleriyle bir olup, imanını, dinini ve edebini muhafazaya çalışmaktır.
Tasavvuf, Allah için birbirini sevmek ve bu sevginin gereğini yerine getirmektir.
Tasavvuf, Yüce Sevgili için yaşamak ve O’nun rızası için canını vermektir.
Tasavvuf ancak tadarak anlaşılacak ilahî bir nimet ve saadettir.
semerkand
Kulluk ölene kadar devam eder. Herkes kendi amelinden sorumludur.
Kâmil mürşitler, güzel kullukta insanlara örnek ve kuvvet olurlar; zayıf kalplere destek verir; içindeki sönmüş sevgiyi canlandırırlar.
Tasavvuf, cemaat hâlinde ve birlik içinde Allah yolunda yürümektir.
Tasavvuf, topluca tövbe etmektir. Tasavvuf, topluca Yüce Allah’ı zikretmektir.
Tasavvuf, topluca hakka yönelmek ve birbirini hak yolunda desteklemektir.
Tasavvuf, bir kâmil mürşid nezaretinde topluca Yüce Allah’ın ipine yani dinine, Kur’an’a, sünnete, takvaya ve ihlasa sarılmaktır.
Tasavvuf, nefis ve şeytan düşmanına karşı mümin kardeşleriyle bir olup, imanını, dinini ve edebini muhafazaya çalışmaktır.
Tasavvuf, Allah için birbirini sevmek ve bu sevginin gereğini yerine getirmektir.
Tasavvuf, Yüce Sevgili için yaşamak ve O’nun rızası için canını vermektir.
Tasavvuf ancak tadarak anlaşılacak ilahî bir nimet ve saadettir.
semerkand
SLM
EMEĞİNİZE SAĞLIK GÜZEL Bİ PAYLASIM.....
Tasavvuf nedir?
İslâmiyet, ana hatlarıyla iman, ibadet ve ahlaktan ibarettir. Kelâm ilmi imanı, fıkıh ilmi ibadeti, tasavvuf ilmi de ahlakı ele alır. Tasavvuf, İslâmı derûnî bir şekilde yaşamaktır. Ruhî ve vicdanî bir duyuşun mahsulüdür. Şekilden mânâya geçmek, kabuktan öze ulaşmaktır. Kâlin hâl olmasıdır. (1)
İnsanın aklı, kâinatın binler hazinelerini açan pırlanta gibi bir anahtardır. Nuranî bir cevherdir. Akl-ı selîm mertebesine ulaştığında, Rabbanî bir mürşittir. Hakikat güneşine açılan bir penceredir.
Kalb dahi, insanın manevî hayatının merkezidir. Binler âlemin manevî bir haritasıdır. Kâinatın hadsiz hakikatlerinin mazharı, medarı, çekirdeğidir. (2) Cenab-ı Hakka parlak bir aynadır. Gayb âlemlerine karşı bir penceredir. Rabbanî bir latifedir.
İşte, aklın işletilmesiyle pek çok ilimler ve fenler otaya çıktığı gibi, kalbin işletilmesiyle de, tasavvuf ilmi ortaya çıkmıştır.
İslâm tasavvufunun menşeini inceleyen bazı zâtlar, İslâm öncesi tasavvufî akımlarda da benzeri esasları gördüklerinden, onu ya Hint’te, ya İran’da, veya daha başka yerlerde aramışlardır. Halbuki, İslâm tasavvufunu doğrudan doğruya Kur’ânda ve Resulullah’ın (asm.) hayatında aramak lâzım gelir. (3)
Çünkü tasavvufta yer alan “zikir, fikir, nefis terbiyesi” gibi esaslar, Kur’ânda çokça bahsedilen konulardır. “Yaşayan Kur’ân” durumunda olan Resulullah ise, tasavvufî hayatın en zirve tatbikini göstermiştir."
[font=Arial Black] [/font]
Tasavvuf nedir?
İslâmiyet, ana hatlarıyla iman, ibadet ve ahlaktan ibarettir. Kelâm ilmi imanı, fıkıh ilmi ibadeti, tasavvuf ilmi de ahlakı ele alır. Tasavvuf, İslâmı derûnî bir şekilde yaşamaktır. Ruhî ve vicdanî bir duyuşun mahsulüdür. Şekilden mânâya geçmek, kabuktan öze ulaşmaktır. Kâlin hâl olmasıdır. (1)
İnsanın aklı, kâinatın binler hazinelerini açan pırlanta gibi bir anahtardır. Nuranî bir cevherdir. Akl-ı selîm mertebesine ulaştığında, Rabbanî bir mürşittir. Hakikat güneşine açılan bir penceredir.
Kalb dahi, insanın manevî hayatının merkezidir. Binler âlemin manevî bir haritasıdır. Kâinatın hadsiz hakikatlerinin mazharı, medarı, çekirdeğidir. (2) Cenab-ı Hakka parlak bir aynadır. Gayb âlemlerine karşı bir penceredir. Rabbanî bir latifedir.
İşte, aklın işletilmesiyle pek çok ilimler ve fenler otaya çıktığı gibi, kalbin işletilmesiyle de, tasavvuf ilmi ortaya çıkmıştır.
İslâm tasavvufunun menşeini inceleyen bazı zâtlar, İslâm öncesi tasavvufî akımlarda da benzeri esasları gördüklerinden, onu ya Hint’te, ya İran’da, veya daha başka yerlerde aramışlardır. Halbuki, İslâm tasavvufunu doğrudan doğruya Kur’ânda ve Resulullah’ın (asm.) hayatında aramak lâzım gelir. (3)
Çünkü tasavvufta yer alan “zikir, fikir, nefis terbiyesi” gibi esaslar, Kur’ânda çokça bahsedilen konulardır. “Yaşayan Kur’ân” durumunda olan Resulullah ise, tasavvufî hayatın en zirve tatbikini göstermiştir."
[font=Arial Black] [/font]