DOGRULUGUN SONU BÖYLE OLUR

"Eüzübillahimineşeytani siyaset" düsturunda islami konuları bildiğiniz kadarıyla buradan paylaşabilirizsiniz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nefretim
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 296
Kayıt: Prş Mar 22, 2007 9:17 pm
Konum: Türkiye
İletişim:

DOGRULUGUN SONU BÖYLE OLUR

Mesaj gönderen nefretim » Pzr Tem 22, 2007 2:04 pm

DOGRULUGUN SONU BÖYLE OLUR:

Adam, Harem-i Şerif'in kapısında hep aynı duayı okuyordu:
- Ey doğrulara yardım eden, haramdan kaçınanları koruyan!..
Ona 'Sen başka dua bilmez misin?' dediler. O şöyle açıklama yaptı bu duayı tekrar etme sebebi olarak:
- Ben Beyt-i Şerif'i tavaf ederken ayağıma takılan şeyi eğilip aldım. Bir de baktım ki, içinde bin altın bulunan bir kese. Şeytanımla imanım mücadeleye tutuştular. 'Bin altın çok para, senin bütün ihtiyaçlarını karşılar.' dedi şeytanım.

İmanım ise, 'Bu haramdır, boşuna saklama, sahibini bul, teslim et.' dedi. Ben böyle mücadele içinde iken birinin sesi duyuldu.

- Burada içinde bin altınım bulunan kesem kaybolmuştur. Kim buldu ise versin, ona otuz altın müjde vereyim.
Bin haramdan, otuz helal hayırlıdır, diyerek keseyi sahibine teslim ettim. O da bana otuz altın verdi. Bunu alıp bakırcılar çarşısında gezerken bir Arap kölenin bu paraya satıldığını görünce hemen satın aldım. Bir müddet sonra bu kölenin yanına bir kısım Araplar gelip gizlice konuşmaya başladırlar. Köleden ne konuştuklarını sordum. Saklamayıp aynen anlattı:
- Ben Mağrip sultanının oğluyum. Babam, Habeş melikiyle cenk edip savaşı kaybetti, beni de esir alıp buralarda sattılar. Babam bunları göndermiş, elli bin altın da vermiş ki, beni satın alıp götürsünler. Sen bana çok iyilik ettin, kendi evladın gibi baktın. Bundan dolayı memnun oldum. Bunlar beni satın alacaklar sakın az altına razı olma, elli bin altına sat beni.

Dediği gibi oldu. Elli bin altına sattım köleyi. Bu kadar büyük sermaye ile bir kısım mallar alıp Bağdat'a gittim. Orada açtığım dükkanda mallarımı satıyordum. Bir tanıdığım gelip, 'Meşhur tüccar dostum vefat etti, ay gibi güzel kızcağızı yetim kaldı gel bunu sana alalım.' dedi. Ben de kabul ettim. Çeyiz olarak birtakım tabakların üzerinde içi altın dolu keseler vardı. Hepsinin üzerinde de biner altın yazılı iken birinin üzerinde dokuz yüz yetmiş altın yazılıydı. Bunun sebebini sorduğumda kızcağız dedi ki:

- Babam bu keseyi Harem-i Şerif'te kaybetmiş, bulan bir helalzade keseyi verince otuz altını ona müjde vermiş, geride kalan altındır içindeki.

Bunun üzerine ben Allah'a hamd ve şükürde bulundum, bunlar hep doğruluğun, iyiliğin bereketi, diyerek olayı kızcağıza anlattım. Mutluluğumuz daha da perçinlenmiş oldu!...


Ayla
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 315
Kayıt: Cmt Kas 04, 2006 9:54 pm
Konum: Türkiye

Mesaj gönderen Ayla » Pzr Tem 22, 2007 5:04 pm

devir ne kadar degismis valla.

simdide dogruyu söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar.


ama olsun yinede biz imanimiz geregi kimse anlamasa allah rizasi icin dogrudan ayrilmamaya gayret edelim.

(Bazen istisnalar oluyor tabii 8) )
söyledigin söz, karsindakinin anladigi kadardir.

Kullanıcı avatarı
salih.cinar
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 869
Kayıt: Cum May 25, 2007 11:17 pm
Konum: Türkiye
İletişim:

Mesaj gönderen salih.cinar » Pzr Tem 22, 2007 9:39 pm

[align=center]benimde çok svdiğim bi cümle var....


HER ZAMAN DOĞRULARI SÖYLEYİN...ÇÜNKÜ NERDE NE SÖYLEDİĞİNİZİ HATIRLAMAK ZORUNDA KALMAZSINIZ....
[/align]
HERŞEYİ BİLMENE GEREK YOK, HADDİNİ BİL YETER...

Cevapla

“İSLAMİYETİ YAŞAYIŞ ve DİNİ KONULAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ” sayfasına dön