18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen
Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren
Vatan toprağı için can ile serden geçen
Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken
Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını
Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını
Komayacağız yerde şehitlerin kanını
Korku bilmez bu millet artıracak şanını
Mehmedoğlu Seyyid'in mermiyi kaldırışı
Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı
Anlayacak kafirler bucağı ve karışı
Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı
Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!
Anzak, Hindu, İngiliz... Hepsi harab ve bitab
Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab
Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab
Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir
Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir
Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir
'Çanakkale Geçilmez' bu da açık gerçektir
Samet Mehmet Bora
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Çanakkale
Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar.
Her karış torağında bin,şehit bir mezar.
Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Sen rahat uyu ey şanlı şehit.
Gölgesinde gölgelen al bayrağın.
Hangi kem göz sana edebilir nazar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Yedi cihana yeter yazdığın destan.
Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam.
Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.
Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.
Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Şefik Aydemir
Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen
Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren
Vatan toprağı için can ile serden geçen
Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken
Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını
Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını
Komayacağız yerde şehitlerin kanını
Korku bilmez bu millet artıracak şanını
Mehmedoğlu Seyyid'in mermiyi kaldırışı
Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı
Anlayacak kafirler bucağı ve karışı
Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı
Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!
Anzak, Hindu, İngiliz... Hepsi harab ve bitab
Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab
Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab
Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir
Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir
Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir
'Çanakkale Geçilmez' bu da açık gerçektir
Samet Mehmet Bora
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Çanakkale
Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar.
Her karış torağında bin,şehit bir mezar.
Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Sen rahat uyu ey şanlı şehit.
Gölgesinde gölgelen al bayrağın.
Hangi kem göz sana edebilir nazar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Yedi cihana yeter yazdığın destan.
Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam.
Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.
Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.
Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Şefik Aydemir
- ERKAN_OZDEMIR
- Onursal Üye
- Mesajlar: 2218
- Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
- Konum: Amasya
Re: 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
Dünyanın farklı milletlerinin karşı karşıya geldiği Çanakkale, bugün dünya milletlerinin barış ve kardeşlik duygularını pekiştiren bir abidedir. Çanakkale, milletimiz için de ayrıca bir onur, gurur ve şeref abidesidir. Çanakkale, bu vatanın canı pahasına nasıl korunduğunun, bu ülkenin nasıl kurulduğunun en müşahhas örneklerinden birini oluşturmaktadır.
Aziz şehitlerimiz, vatan için canlarını seve seve vermişler, makamların en yücesine erişmişlerdir. Bu toprakların her karışı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Ülkemizin bugünlere ulaşması için sayısız zorluklara göğüs gerilmiştir. Milletimizin her ferdi, şehitlerimizin bıraktığı emanetin değerinin şuuru içindedir. Milletçe, şehitlerimizin bize bıraktığı mukaddes emaneti, her geçen gün aynı şuur ve inançla daha da yükseklere taşıyacağız.
Bir yandan cumhuriyetimizi geleceğe, dünya milletleri arasında hak ettiği yere taşımak için mücadele verirken, diğer yandan bizi millet yapan yüksek değerlerimizi daima canlı tutmaya, yüceltmeye devam edeceğiz.Ülkemiz üzerinde oynanmakta olan oyunlara asla gelmeyeceğiz.Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda belirtildiği gibi bu ülkede herkes aynı bayrak,aynı dil altında özgürce ilelebet yaşayacaktır.Apuk sapık istekte bulunan örümcek kafalılara asla izin verilmeyecek,bu vatana ihanet edenler aynı şekilde karşılığını mutlaka göreceklerdir.
Bu inançla, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan kılan tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.Allah onlardan razı olsun. . [/size]..
Aziz şehitlerimiz, vatan için canlarını seve seve vermişler, makamların en yücesine erişmişlerdir. Bu toprakların her karışı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Ülkemizin bugünlere ulaşması için sayısız zorluklara göğüs gerilmiştir. Milletimizin her ferdi, şehitlerimizin bıraktığı emanetin değerinin şuuru içindedir. Milletçe, şehitlerimizin bize bıraktığı mukaddes emaneti, her geçen gün aynı şuur ve inançla daha da yükseklere taşıyacağız.
Bir yandan cumhuriyetimizi geleceğe, dünya milletleri arasında hak ettiği yere taşımak için mücadele verirken, diğer yandan bizi millet yapan yüksek değerlerimizi daima canlı tutmaya, yüceltmeye devam edeceğiz.Ülkemiz üzerinde oynanmakta olan oyunlara asla gelmeyeceğiz.Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda belirtildiği gibi bu ülkede herkes aynı bayrak,aynı dil altında özgürce ilelebet yaşayacaktır.Apuk sapık istekte bulunan örümcek kafalılara asla izin verilmeyecek,bu vatana ihanet edenler aynı şekilde karşılığını mutlaka göreceklerdir.
Bu inançla, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan kılan tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.Allah onlardan razı olsun. . [/size]..
- yilmaz.sahin
- Forum Yöneticisi
- Mesajlar: 2053
- Kayıt: Cmt Tem 15, 2006 2:08 am
- Konum: İstanbul
- İletişim:
Re: 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
2011'de de bir kez daha Çanakkale şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz. Ruhunu yitirmemiş neslini ceddini kültürünü unutmayanlara selam olsun.
"Söz uçar yazı kalır"
- Ugur Ozdemir
- Bölüm Yetkilisi
- Mesajlar: 993
- Kayıt: Pzt Ağu 14, 2006 9:36 pm
- Konum: Yurt Dışı
Re: 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
Canakkale destaninin 97. yıldönümünü kutlu olsun, bizlere bu gururu yaşatan 250 bin Bedr’in aslanları olan
şehitlerimiz ve şanlı ecdadımızın Ruhlari sad, mekanlari Cennet olsun.
Allah onlardan razi olsun, bizlerede sefaatci kilsin Insallah.
şehitlerimiz ve şanlı ecdadımızın Ruhlari sad, mekanlari Cennet olsun.
Allah onlardan razi olsun, bizlerede sefaatci kilsin Insallah.
- demet.sahin
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 746
- Kayıt: Prş Ağu 09, 2007 6:12 pm
- Konum: Sakarya
Re: 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
"Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer." -M.Akif ERSOY-
Rabbim mekanınızı cennet-ü firdevs eylesin inşallah. Bizlere şefaatlerini nail eylemeleri ümidiyle...
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer." -M.Akif ERSOY-
Rabbim mekanınızı cennet-ü firdevs eylesin inşallah. Bizlere şefaatlerini nail eylemeleri ümidiyle...
Ne kadar okursan oku; bilgine yakışır şekilde davranmadığın müddetçe cahilsin demektir...
- yilmaz.sahin
- Forum Yöneticisi
- Mesajlar: 2053
- Kayıt: Cmt Tem 15, 2006 2:08 am
- Konum: İstanbul
- İletişim:
Re: 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
demet.sahin yazdı:"Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer." -M.Akif ERSOY-
Rabbim mekanınızı cennet-ü firdevs eylesin inşallah. Bizlere şefaatlerini nail eylemeleri ümidiyle...
Evet Demet, güzel yazmışsın ; Rabbim mekanınızı cennet-ü firdevs eylesin inşallah. Bizlere şefaatlerini nail eylemeleri ümidiyle...
"Söz uçar yazı kalır"
- yilmaz.sahin
- Forum Yöneticisi
- Mesajlar: 2053
- Kayıt: Cmt Tem 15, 2006 2:08 am
- Konum: İstanbul
- İletişim:
Re: 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
18 Mart'ta inançla yazılan destanın yazarları, şimdi Peygamber efendimizin sancağında bize bakıyorlardır. Allah hepsinden razı olsun, şehitler ölmez vatan bölünmez, çanakkale geçilmez...
"Söz uçar yazı kalır"
- HACI.OMER.SAHIN
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 257
- Kayıt: Pzr Şub 24, 2008 10:41 pm
- Konum: Türkiye
Re: 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
Çanakkale Deniz Zaferi'nin 96. Yılı
Cumhuriyetimizin önsözü olan Çanakkale Zaferimizin, deniz savaşlarının zaferimizle sonuçlanan 18 Mart 1915' in 96. yılında Çanakkale Şehitlerimizi ve artık rahmetle anıyoruz onlar canlarını kanlarını feda ettiler şehıtlerımız orada kaldılar gazılerımız evlerıne dönerken şunu düşünüyorlardı ben askere gelınce esım hamıleydı doğan çocuğum 8 yasında acaba benı tanırmı eşim benı bekledımı acaba dıyerk donuyorlardı Allah onların mekanını cennet kılmış bız rahmetle anıyoruz ...
Cumhuriyetimizin önsözü olan Çanakkale Zaferimizin, deniz savaşlarının zaferimizle sonuçlanan 18 Mart 1915' in 96. yılında Çanakkale Şehitlerimizi ve artık rahmetle anıyoruz onlar canlarını kanlarını feda ettiler şehıtlerımız orada kaldılar gazılerımız evlerıne dönerken şunu düşünüyorlardı ben askere gelınce esım hamıleydı doğan çocuğum 8 yasında acaba benı tanırmı eşim benı bekledımı acaba dıyerk donuyorlardı Allah onların mekanını cennet kılmış bız rahmetle anıyoruz ...
- FORUM YONETIM
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 148
- Kayıt: Pzr Ağu 30, 2009 11:29 am
Re: 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
Evet, neredeyse bir asır olmuş, bize ve herkese Türk'ün azmini, vatan millet sevdasını, şehadet şerbetini ne kadar rahat içtiğini gösteren ecdadımızla ne kadar övünsek azdır. Başta Çanakkale şehitlerimizden, gazilerimiz ve her ikisinin yakınlarından Allah razı olsun.
- Dosya ekleri
-
- canakkale.jpg (47.03 KiB) 11575 kere görüntülendi
DemirciliSelemen.Com Forum ve Site Yönetimi