KIZILCAÖREN

Yine Demircili'den Reşadiye'ye bu güzergahdaki yerleşkelerden de geçeriz. O zaman onlarla ilgili mesajlarda bölümde. Buyrun komşular, hemşehriler.
Cevapla
mtozdemir
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: Sal Ağu 07, 2007 12:11 pm
Konum: Elazığ
İletişim:

KIZILCAÖREN

Mesaj gönderen mtozdemir » Sal Eki 23, 2007 1:25 pm

Kardeş sitemizde böyle bir bölüm olmasına sevindim. Ortak girişimlerimiz olacaktı ama maalesef sizin ve bizim iş yoğunluğumuz nedeni ile gerçekleştiremedik. Bizde ortak paydamız olan Reşadiyemiz ile bunu halletmeye çalıştık.


Tüm Demircililere ve burayı okuyanlara selamlar, kucak dolusu sevgiler.

www.kizilcaoren.org

web sitesi yöneticisi
En son mtozdemir tarafından Sal Eki 23, 2007 1:43 pm tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
**********************
Fırat Üniversitesi Müh.Fak.
Elk.-Eln.Müh.Böl.
23119 Elazığ
0 424 2370000-5218

mtozdemir
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: Sal Ağu 07, 2007 12:11 pm
Konum: Elazığ
İletişim:

Kızılcaören Hakkında

Mesaj gönderen mtozdemir » Sal Eki 23, 2007 1:36 pm

Kızılcaören, Reşadiye’nin kuzeydoğu istikametinde, 23 km. uzaklıkta ve 1500 m. yükseklikte eski, büyük köylerden biridir. Tahminen 350-400 yıllık belki daha da eski bir köy olup İskefsür mıntıkasındadır, 1976'da belediye olmuştur.

Bazı rivayetlere göre, Kızılcaören’in kurucuları Haymana tarafından hayvan otlatmak için bu mıntıkaya gelmiş üç kardeştir. Sürülerini Deve Çayırlarına salan üç kardeşin birer de develeri varmış. Develeri üç ayrı yöne doğru gitmiş ve uygun buldukları yerlere yatmışlar. Üç deveden Baydevenin sahibi devesinin yattığı yer olan Baydarlıyı, Tanış devenin sahibi Danişmend’i, Kızıldevenin sahibi de Kızılcaöreni yurt edinmiş ve bu üç köy böyle kurulmuştur.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, Prof.Dr.Ali Rıza Atasoy’un Reşadiye İlçesi adlı kitabında; Kızılcaören'in, Osmanlı ordusunun doğu seferinin geçiş yolu üzerinde olduğu ve İskefsür mıntıkasındaki birçok yerleşim birimi gibi konaklama ve lojistik ikmal yapma yeri olarak bu bölgeyi tercih ettiği biliniyor, diye yazılmaktadır.

Kızılcaören Kasabası 180 haneli ve 3912 nüfuslu(Son Nüfus Sayimina Gore) bir yerleşim birimidir. Kuzey, doğu ve batı tarafları geniş çayırlıklar, güney tarafı Kalecik adı verilen çam ormanlarıyla kaplıdır. Kasabadan göç edenler Ankara, İstanbul, Tokat gibi illerde birer mahalle oluşturabilecek sayıya ulaşmıştır.

Kızılcaören Kasabasının iki ayrı mahallesi bulunmaktadır. Bunlardan Atatürk (Karabalcık) Mahallesi, kasabanın batısında 500 m. uzaklıkta ve Reşadiye yolu üzerindedir. Gökçe Süleymanlı Köyünden gelip Kızılcaören’e yerleşmişler ve Karabalçığı da güzle olarak kullanmaya başlamışlardır. Bilahare birkaç hanede güzleyi esas yurt olarak kabul etmiş ve burada yerleşmişlerdir. Diğer mahallesi Ağılyanı ise Kızılcaören’in kuzeyinde merkeze 1 .km. uzaklıkta 12 haneli toplam 248 nüfuslu bir yerleşim yeridir. Ağılyanı Mahallesi, Mısırlı sülalesi tarafından 85 yıl önce yazlık ve güzle olarak kullanılmıştır. Kızılcaören’in yerlisi olan Mısırlılar daha önce Kızılcaören’de otururlarmış. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Mısır, Osmanlıların eyaleti iken dip dedelerinden birisi gençken Kahire’ye askere gitmiş. Askerlikten sonra oraya yerleşmiş. İki çocuğu olmuş. Birisi Kolağası subayı, diğeri de esnafmış. Kızılcaören’deki yakınları koleradan ölünce Mısırdakilerden birisi gelip Ağılyanına yerleşmiş. Soyadı kanunu çıkınca Mısırlı soyadını almışlar.

Kasabanın kuzeybatı ve doğusuna doğru üç yönde geniş çayırlar yer almakta, kalan kısmında da buğday, arpa, fiğ, patates, gibi yetiştirilmektedir. Hayvancılık alanında ise koyun ve sığır gibi büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği yapılmaktadır.

Kızılcaören Kasabası, tipik tarihi evleri, ormanı, yaylaları, çayırları, suları, gölleri, dereleri, tepeleri, dağları, havası, insanı, evcil ve yabani hayvanları ile bir tabiat harikasıdır

Bu tabii güzellikler şöyle sıralanabilir. Kurt Gölü, Melik çayırı, Deve çayırları, Menekşe Pınarı, İnekalanı Yaylası, Turnalık, Karapınar, Yazlık, Yukarıdere ve Boncuk Tepesi’dir.

Kızılcaören’in sağlık ocağı, İlköğretim okulu, ve halk kütüphanesi vardır. 1964 yılında açılmış olan Kütüphanede 8000’i aşkın eseriyle bir kültür hazinesi olup çevre köyleriyle birlikte merkez Kızılcaören’in kültürel ihtiyacını gidermektedir. Kasaba ile Reşadiye arası ulaşım asfalt yoldan sağlanmaktadır.

Kasabanın okulu Cumhuriyetten önce var olup tarihi miladi 1742 (hicri 1155 ) yılına dayanır. Prof.Dr. Ali Rıza Atasoy’un Reşadiye Halk Kitabının 652.sayfasında “okulun cami ile bitişik olduğu, bir imamı, bir katibi, bir müderrisi, iki müezzini, bir nazırı, iki nefer su yolcusu, haftada iki cüz Kur’an okuyan bir sübyan mektebi ve gelirini toplamaya memur iki tahsildardan ibaret bir heyetin bulunduğu; ayrıca camiin tamir ve bakımı için de tahsisatının bulunduğu kaydedilmektedir.

Reşadiye’de önceleri kurulan Çermik Derisi'nin geliri ile Selemen Pazarının rüsumu, caminin ve Sıbyan Mektebiidadisı ile rüşdiyenin masraflarını karşılamak üzere padişah fermanından bahsedilmektedir. Reşadiye’nin kurulması ile panayır kaldırılmış, köy kanunu çıkması ile de Selemen Pazarı Demircili Köyü hudutları içinde kaldığından pazarın rüsumu Demircili Köyüne devredilmiştir.

Kızlıcaören’deki halkın okuma-yazma durumu yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı gibi Cumhuriyet'ten önceye dayanır. Kızılcaören cami ve okul vakfı yalnız köy halkına değil çevreye de öncülük etmiştir. Feselek (Çamlıkaya), Fereske (Çambalı), Çakırlı, Eymür, Fındıcak (Çınarcık), Yağsiyan, Kuyucak, Danişmend, Konak ve Baydarlı köylerinden de öğrenci okumuştur. Bu yüzden köyde okuma-yazma sorunu yoktur. Cumhuriyet’in ilanıyla sıbyan mektebi ilkokula çevrilmiş, bir zaman üç sınıf, daha sonra beş sınıf olarak devam etmiştir. 1945’de yeni okul yapılmış, öğretime bu okulda devam edilmiştir. Halen mevcut okul da 1993 yılında ilköğretim okuluna dönüştürülmüştür.

Kasabanın kaynak suları; Kibaroğlu Gözü, Yangın Halil, Tiryakioğlu, Zıngıroğlu ve Menekşe Pınarıdır. Susaklıca’da Taştekne mevkiinde çamlar, yabani naneler ve doğal tereler arasında çıkan menba suyu da soğuk ve pek sağlıklıdır. Ayrıca Ağılyanı Mahallesinde Kaynar Pınar, Karaoğlanın Gözü gibi kaynaklar da mevcuttur.

Kurt Gölü, kasabanın güneybatısındadır, ve etrafı çam ormanları ile çevrilidir. Kancaalanı civarında Küçük İskender Gölü, Karabalçık mevkiinin güneyinde Mehmet Bey Sazlığı, Tatarlı mevkiinde Tatarlı Gölü vardır.

İnekalanı Yaylası, kasabaya bir saat uzaklıkta ve doğusundadır. Haziran’ın ortalarında buraya göçerek bir ay kalırlar. Eskiden buraya birkaç köy beraber göçerlerdi. Bazıları şimdi terketmiştir. Yaylanın Ortaoluk ve Çillice denilen iki çeşmesi soğuk ve berrak sularıyla yaylaya hayat verir.

Kızılcaören Yaylasında yıllar öncesinde dikilmiş bir taş bulunur: Çobanların bu taşla ilgili bir adeti vardır: Sürüyü kuduz dalarsa, Deliklitaş mevkiinde, sürüyü teker teker bu delikli taştan geçirerek “Parpulamak” denilen bir adet vardır. Deliklitaştan geçirilirken en sona kalan koyunu çobanlar keserek kendilerine bir ziyafet çekerler.

Kasabanın Melik Çayırı, Kancaalanı , Sadık Bozu, Ereklice Beleni, Taştekne, İbanağagil Güzleleri vardır. 1. Cihan Harbinden sonra bunların çoğu harap olmuştur. Taştekne gibi birkaç tanesi ise hala mevcuttur.

Kasabanın Hanedanları ve oda Sahipleri: Celepoğulları, Salih Kadıoğulları, Ceritoğulları, Baltacıoğulları, Mısırlıoğulları, Başçuhadaroğulları, Giritlioğulları ve Hacı Osmanoğullarına ait kayda değer hanedan odaları vardı. Bunlardan Salih Kadıoğulları, Başçuhadaroğulları ve Hacı Osmanoğullarının odaları mevcut olup, öbürlerinin kalıntısı yoktur.

Celepoğlu İbrahim Efendinin misafir odasında baca taşında şu yazı vardır: “Her taamın tadı tuzdan çıkar, tuz, ekmek bilmeyen akibet gözden çıkar.” Bir de odanın kıble tarafındaki duvarında şöyle bir levha vardı: “Ey misafir, kıl namazını kıble bu canibdedir. İşte leğen, işte ibrik, işte havlu iptedir” diye yazılıdır.

Kullanıcı avatarı
zeynep
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 2659
Kayıt: Pzt Ağu 07, 2006 12:25 am
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen zeynep » Sal Eki 23, 2007 1:58 pm

mtozdemir.

Sevgiler ve Saygilar bizden. Dayanisma,kaynasma, birtliktelik kuru kuru sözde olmuyor.Sitemize göstermis oldugun ilgi`de nekadar samimi oldugunun kanitidir.örnek teskil etigin icin seni yürekten kutluyorum. bana göre siz bazi diger arkadaslar. isimlerini vermekte sakinca görmüyorum. (Tokad_i, Hüseyni, Osman ve digerli) kendilerini asmislar, nefis yapmayip, bakin iste... birlik ve beraberlik nasil saglanirmis diye gerek katilimlarinizla gerek paylasimlarinizla model oluyorsunuz. aslinda olmasi gerekende bu.

Bu güzel,örnek davranisinizdan dolayi sizlere cani yürekten tesekkkür ediyorum.

Allah razi olsun :)
Yarabbi! Hakkımda hayırlı olanı, gönlüme razı eyle. Gönlümde olanıda hakkımda hayırlı eyle.

mtozdemir
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: Sal Ağu 07, 2007 12:11 pm
Konum: Elazığ
İletişim:

Mesaj gönderen mtozdemir » Sal Eki 23, 2007 2:10 pm

Sayın Üye Zeynep,

belki dışardan yazdıklarımız yanlış anlaşılabilir ama gerçekten başka bir niyetimiz olmadan yardımlaşma ve dayanışma duygusu ile birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Kendi sitemizde belirli bir noktaya kadar kendimizi hiç yazmadık bu siteyi yapanlar ya da emek verenler diye ama yanlış anlaşılmalar olduğu için artık zaruri olarak kendi ismimizi vermek zorunda kaldık. Önemli olan bizlerin isimleri değil. Ciddi manada birlikteliğimizi sağlamak amacındayız.
**********************
Fırat Üniversitesi Müh.Fak.
Elk.-Eln.Müh.Böl.
23119 Elazığ
0 424 2370000-5218

Kullanıcı avatarı
zeynep
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 2659
Kayıt: Pzt Ağu 07, 2006 12:25 am
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen zeynep » Sal Eki 23, 2007 2:26 pm

:) hic süphem yok adimin üye zeynep oldugu kadar eminim. isimlerin sifatlarin ünvanlarin ne önemi varki... insanlar dis görünüsleri ile agirlanirlar sahsiyetleri ile ugurlanirlar...

yaptigimiz islerde samimi olursak vede Allahin rizasini gözetirsek varsin yanlis anlarlarsa anlasinlar.vakti saati zamani gelince mutlaka anlasilacagizdir.

samimi duygularinizi paylastiginiz icin tesekkürler. :)
Yarabbi! Hakkımda hayırlı olanı, gönlüme razı eyle. Gönlümde olanıda hakkımda hayırlı eyle.

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Sal Eki 23, 2007 3:19 pm

Sayın mtozdemir:

Sizin gibi degerli kardeşlerimizi aramızda görmek bizi son derece mutlu ediyor.Kızılcaören Kasabamız Türkiye coğrafyasında eğitimin en üst seviyede olduğu bir yerdir.Yetiştirdği ilim adamlarıyla bizlere işık tutmuş bir yöremizdir.Van'da görev yaptığım süre içerisinde Sayın Valimiz Durmuş KOÇ'la çalışma imkanı buldum.Bunlar çok güzel şeyler.Kasabanızda bir çok tanıdıklarım var,özelime kimlerden olduğunuzu yazarsanız daha iyi tanışırız diye düşünüyorum.
Saygılar sunarım:Erkan ÖZDEMİR

mtozdemir
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: Sal Ağu 07, 2007 12:11 pm
Konum: Elazığ
İletişim:

Mesaj gönderen mtozdemir » Sal Eki 23, 2007 4:05 pm

Merhabalar Erkan bey, eğitim konusundaki yazdıklarınızla gurur duyuyorum ama geçmişimizle övünürken aynı zamanda geleceğimizide düşündüğümüzde tam manası ile bir işe yarar. Gelecek konusunda fazla yatırım yapmadığımız düşüncesindeyim. Ben ve arkadaşlarım bu konu etrafında birleşerek bir şeyler yapma düşüncesindeyiz. Geleceğe yatırım yapmayı düşünüyoruz. Gençlerimiz önlerinde iyi örnekler görürse ve bu örneklerde gençlerimizi iyi motive ederse başarının devamlı olacağı düşüncesindeyiz. Okumayı, insanlığa faydalı fert olmayı bir bayrak yarışı olarak görüyoruz. Çalışmalarımız bu noktada devam etmektedir inşallah.
Merkeze alınan Sayın valimizde bizlere gurur vermektedir. Bunun haricinde de çok fazla bürokratımız var bende bir çoğunu yeni tanıdım. İşte bu tür insanlarımız ile gençlerimiz ve yöremiz insanları arasında bir köprü kurmak bir başka amacımız.


Selam ve sevgiler....
MAHMUT TEMEL ÖZDEMİR

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Sal Eki 23, 2007 9:46 pm

Mahmut Bey,duygu ve düşüncelerimize tercüman olduğunuz için asıl biz sizlerle gurur duyuyoruz.Sizinde işaret ettiğiniz gibi tabiki geleceğimizde çok önemli.Bence toplum olarak eğitime gereken önemi veremediğimiz için,dünyadaki yerimizi alamadık.Aslında tarih sahnesine baktığımız zaman,Müslüman Türk toplumları çağ açıp çağ kapatmıştır.Ama bugünkü geldiğimiz noktada batılı toplumlar bize tam tersini yapıyor.İşte son terör olayları bunun en güzel örneğini teşkil ediyor.

İnşallah bundan sonraki süreçte gerçek kimliğimize bürünüp,önümüzü ve geleceğimizi daha iyi görürüz.Buda sizler gibi insanların çoğalmasıyla olacaktır.Hiç bir zaman umudumuzu yitirmememiz lazım.Çalışana kim olursa olsun Cenabı Allah verir.Bu duygu ve düşüncelerle sizi saygıyla selamlıyorum.İnşallah başka platformlarda görüşmek dileği ile Allah'a emanet olun.

mtozdemir
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: Sal Ağu 07, 2007 12:11 pm
Konum: Elazığ
İletişim:

Kızılcaören İsminin Menşei

Mesaj gönderen mtozdemir » Çrş Eki 24, 2007 9:53 am

Kızılcaviran-Kızılcaören İsminin Menşei

Türkler Kitabından Yrd.Doç.Dr. Ali GÜLER'in Atatürk'ün soyu: Kızıl Oğuzlar (Kocacıklar) ve Konyarlar Yazısından alıntıdır.


[align=justify]Kızıl Oğuzlar’ı veya Kızıl Oğuz Türkmenleri’ni, “Kızılkocalılar” olarak ifade ederek, Kocacık Yörükleri veya Türkmenleri ile aynı “Yörük grubu” olarak ele alan Hüseyin Şekercioglu, bunlarin “Oğuzların Kızıl Oğuz boyundan olduğu” düşüncesindedir. 1041 yılı civarında Hazar Denizi’nin güneyinde ve güneybatı bölgesinde Tahran, Kazvin, Reşt, Zencan ve Tebriz bölgelerinde oturan, “Kızıl Özen” veya “Kızıl Ören” Irmağı bölgesinde yaşayan ve İldeniz hükümdarlarından Arslan Şah’ın oğlu “Kızıl Bey”in oymakları oldukları için bu Türkmenlere “Kızıl Oğuz Türkleri” adı verilmiştir.

Bunları, X. Yüzyılın birinci yarısında müstakil ve kudretli bir devlet olan “Oğuz Yabgu Devleti” içinde ve Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan önce, Selçuk’un dört oğlundan birisi olan Arslan Yabgu ile birlikte hareket ederken görüyoruz. Aynı zamanda Türkiye Selçukluları Devleti’ni kuranların ataları da olan Arslan Yabgu, Gazneli Sultanı Mahmud tarafından tutuklanarak hapsedilince (1025), bu bölgeyi terk ederek Horasan’a geçen ve Serahs, Ferave (bugün Kızıl Arvat, Kızıl Ribat) ve Abiverd’e yerleşen 4000 çadırlık Oğuz kümesinin başında, Yağmur, Buka, Gök-Taş ve Kızıl Beyler bulunuyordu. Kızıl Bey daha sonra Gazneli Mesud’un hükümdarlığı sırasında onun hizmetine girdi. Humar-Taş Bey’in idaresinde bazı Türkmen grupları sonradan Irak’a giderek yerleştiler. Horasan Balhan bölgesinde kalan gruplardan ayırmak için bunlara “Irak Oğuzları” denildi. “Kızıllı Oğuzları”, Selçukluların 29 Haziran 1035’de Gazneli ordusunu Nesa Savaşı’nda yenilgiye uğratmalarından sonra “Irak Oğuzları” ile birlikte görüyoruz: Bu zaferden sonra, Selçuklulara çeşitli Oguz oymaklari katildigi halde, “Yağmurlu Oğuzları” ve “Balhan Türkmenleri” ile birlikte “Kızıllı Oğuzları” katılmamış; bir süre İsfahan hakimi Alaü’d-devle’nin hizmetine girmişler, daha sonra onlardan da ayrılarak soydaşları “Irak Oğuzları”na katılmışlardır. Bir süre sonra bu Oğuzlar Rey’deki Oğuzlara katıldılar. Irak Oğuzları 5000 atlı çıkarabiliyorlardı ve bu dönemde başlarında Kızıl, Gök-Taş, Buka, Gız Oğlu, Mansur, Dana (?) ve Anası-Oğlu gibi beyler bulunuyordu. Bunlardan Kızıl ve Buka önce Rey’i , sonra da Hemedan’ı ele geçireceklerdir. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in kız kardeşi ile evlendiğini bildiğimiz ve devletin kuruluşunda Selçuklulara büyük destek veren Kızıl Bey, takriben devletin kuruluşundan sonra 1040 veya 1041’de ölmüş, Rey Şehri civarında gömülmüştür. Tuğrul Bey’e bağlı olan bu Kızıl Oğuz Türkmenleri, başlarında Mansur, Gök-Taş, Buka Beyler olduğu halde Anadolu’ya yapılan akınlarda aktif olarak rol aldılar. Sultan Alp Arslan ve Sultan Melikşah dönemlerinde Alp Arslan’ın yeğeni Sadettin Bey’in emrine giren Kızıl Oğuzlar, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ve Zaferi’nden sonra Kars, Erzurum, Erzincan ve Sivas illerine doğru akınlara başlayarak Sivas ve Tokat arasındaki Kelkit Vadisi’ni ele geçirdiler.

Türkiye Selçukluları’nın son zamanları ile Anadolu Beylikleri döneminde Ankara’nın idaresini elinde bulunduran Ankara Valisi “Kızıl Bey” de bu Kızıl Oğuz Türkmenlerinden idi. Selçuklu Devleti’nin “iskan” politikaları çerçevesinde Tokat, Amasya, Konya, Karaman, Ankara, Aydın, Isparta, Balıkesir, Bolu, Kastamonu ve Sinop illerine yerleştirilen Kızıl Oğuz Türkmenleri; 1410’da Reşadiye ve Mesudiye arasındaki “Kızıl Özenliler Yurdu” olarak anılan (bugünkü Reşadiye-Kızıl Ören Köyü civarı) bölgede “Kızıl Ahmetliler” isimli bir de beylik kurdular. Beyliğe adını veren Kızıl-Oğlu Ahmet Bey ve kardeşleri, Amasya, Tokat, Çorum ve Sivas, Ordu, Samsun, Giresun ile Şebinkarahisar’ı ele geçirdiler. Kızılırmak ve Yeşilırmak bölgesine hakim oldular. 1424 yılında Sultan II. Murat’ın emri ile Amasya Valisi Yörgüç Paşa, Kızıl-Oğlu Ahmet Bey ve diğer ileri gelenleri Amasya Kalesi’ne davet ederek ortadan kaldırdı. Kızıl Oğuz Türkmenleri de Anadolu’nun çeşitli yerlerine dağıtıldılar. Kızıl Oğuz Türkmenleri’nin büyük bir bölümü, Fatih Sultan Mehmet zamanında Evrenos-Oğlu Ali Bey komutasında Rumeli’de fethedilen Selanik, Manastır ve Yanya illerine yerleştirildiler. Son İsfendiyar-oğulları Beyi ve Osmanlıların Kastamonu Valisi Cemalettin Kızıl Ahmet Paşa, 1515’lerde Bayburt Sancak Beyi olan Mirza Mehmet Bey ve Bolu Sancak Beyi olan babası Kızıl Ahmet Bey ile III. Murat zamanında Rumeli Beylerbeyi olan Kızıl Ahmetli Şemsi Paşa Kızıl Oğuz Türkmenlerindendi.

Merhum Prof. Dr. Faruk Sümer’in XVI. yüzyıl Tahrir Defterleri’ne dayanarak yaptığı araştırmalara göre, XVI. yüzyılda Anadolu’da Kızıl Oğuz Türkmenleri’ne bağlı “oymaklar” şuralarda görülmekteydi: Maraş’tan Ankara, Kayseri, Kirşehir’e kadar olan sahada yayilmiş bulunan “Dulkadırlı Eli”ne bağlı “Kızıllu” oymağı. Boz-Ulus’un bir kolu olan “Diyarbekir Türkmenleri”ne bağlı “Koca-Hacılu” oymağı. Boz-Ulus’un “Dulkadırlı” oymaklarından “Kızıl-Kocalu” oymağı. “Boz-Ok Eli” (bugünkü Yozgat bölgesi)’ne bağlı Kara-Taş’ta “Kızıl-Kocalu”, Ak-Dağ’da “Kızıl-Kocalu”, Sorgun’da “Kızıl-Kocalu” oymakları. “Menteşe Eli” (bugünkü Muğla yöresi)’nde “Kızılca-Yalınc” ve “Kızılca-Keçilu” oymakları. Bilindiği gibi “yer adları”, kültür tarihi bakımından çok büyük bir önem taşır. Anadolu’nun ve Rumeli’nin Türkleşmesinde de görüldüğü gibi Türkler, çeşitli geleneklere bağlı olarak yer adı vermektedirler. Bazen milli kültürün bir parçası olarak Orta Asya’daki yer adları, Anadolu ve Rumeli’deki benzer yerlere verilmiştir. Bazen, bir boy veya oymak yerleştiği yere boyunun veya oymağının adını vermiştir. Bazen, boy beyi veya boyun bir büyüğünün adı verilmiştir. Arazi şekline, yerleşme esnasındaki bir olaya, eski bir totem olan ve silik izleri hatıralarda devam eden bir hayvanın adına göre de isim verilir veya alınırdı. Anadolu’da dün ve bugün gördüğümüz bütün “Kızıl” sözü ile başlayan yer adlari da bu gelenek çerçevesinde, işte bu Kizil Oguz Türkmenlerin hatiralarini taşir. Bazi misaller şu şekilde verilebilir: Kizil-irmak, Kizilca-hamam, Kizilca-viran (bugünkü Kizilca-ören) (XVI. Yüzyil, Bayburt Sancak Merkezi), Kizilca-kent (XVI. Yüzyil, Bayburt, Kelkit), Kizilca (XVI. Yüzyil, Bayburt, Tercan-i Süfla), Kızıl-köy (Afyon, Bursa), Kızıl-çakçak, Kızıl-ziyaret (Ağrı), Kızıl-öküz (Kars), Kızıl-ırmak, Kızıl-dağları (Suşehri, Refahiye, İmranlı arasında), Kızıl-kuyu, Kızıl-lar, Kızıl-yaka, Kızıl-ören (Karaman’ın köyleri).

[/align]
**********************
Fırat Üniversitesi Müh.Fak.
Elk.-Eln.Müh.Böl.
23119 Elazığ
0 424 2370000-5218

mtozdemir
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: Sal Ağu 07, 2007 12:11 pm
Konum: Elazığ
İletişim:

Mesaj gönderen mtozdemir » Cmt Kas 17, 2007 5:07 pm

KIZILCAÖREN...
Masalsıdır sende kış ile bahar,

Efsane yaylanda arzularım var…

Yamacında çiçek zirvende kar var…

Sende güneş bile emsalsiz doğar,

Ana kucağımsın, bahtımsın benim,

Sılamsın, vuslatın bayramdır senin…



Anılarım sinmiş topraklarına,

Sevdalı gönlümde hasretin yara…

İşledim adımı yapraklarına,

Sularını içsem bir, kana kana…

Ana kucağımsın, bahtımsın benim,

Sılamsın, vuslatın bayramdır senin…



Çocuksu yılların anlamı derin,

Gündüz hayalimde gece düşümde,

Ruhumda hep nakış nakış izlerin,

En muhteşem sıla sensin gönlümde,

Ana kucağımsın, bahtıma gülen,

Selam doğduğum köy Kızılcaören…

Daha Fazlası için:
Ahmet Günbay YILDIZ
**********************
Fırat Üniversitesi Müh.Fak.
Elk.-Eln.Müh.Böl.
23119 Elazığ
0 424 2370000-5218

Kullanıcı avatarı
ERKAN_OZDEMIR
Onursal Üye
Onursal Üye
Mesajlar: 2218
Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
Konum: Amasya

Mesaj gönderen ERKAN_OZDEMIR » Cmt Kas 17, 2007 6:28 pm

Sayın ÖZDEMİR;
Özelinize yazmıştım.
saygılar......

halit_misirli
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 47
Kayıt: Cum Ara 07, 2007 10:44 pm
Konum: Ankara
İletişim:

TEBRİKLER

Mesaj gönderen halit_misirli » Prş Oca 03, 2008 10:04 pm

merhaba sayın demircili ler
siteniz çok güzel olmuş emeğinize ellerinize sağlık
temel abimin de dediği gibi kızılcaören e yer ayırmanız çok duyarlı olduğunuzun bir göstergesidir
kardeş köyümüz için ortak projeler yapmak için ben ankaradan her tülü birlik ve beraberliğe hazırım
saygılar sunarım



www.kizilcaoren.org
site yöneticisi

Kullanıcı avatarı
selemenlihakan
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 127
Kayıt: Pzr Ara 31, 2006 9:17 pm
Konum: Türkiye
İletişim:

Mesaj gönderen selemenlihakan » Çrş Nis 16, 2008 11:01 pm

SİZİNDE SİTENİZ COK HOS.TSK EDERIZZ. ayrıca mısafır perverliginizde ... :D
S•Ãª•N•Ã®••••K•Ã¢••L•b•Ã®•M•Ãª••••G•ö•M•ü•Y•Ã´•R•Ã»•M••••

culeser
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 249
Kayıt: Pzt Nis 28, 2008 5:50 pm
Konum: Türkiye
İletişim:

Mesaj gönderen culeser » Prş May 08, 2008 10:38 pm

DOST SİTELER İÇİN BU TARZ SAYFA AÇMANIZ ÇOK HOŞUMA GİTTİ.ELİNİZE SAĞLIK

Cevapla

“KONAK, DANİŞMENT, KIZILCAÖREN, ÇAKILLI, ÇAMBALI, HACIKÖYÜ, AKÇAKOLAY” sayfasına dön