Bir zamanlar oğlu, gelini ve dört yaşındaki torunuyla birlikte yaşayan yaşlı bir adam vardı. Elleri titriyor, gözleri eskisi denli iyi görmüyor ve yürürken sürekli sendeliyordu. Yemek zamanı geldiğinde tüm aile masaya birlikte otururdu. Fakat yaşlı büyükbabanın titreyen elleri ve bulanık gören gözleri yemeyi işkenceye dönüştürüyordu. Bezelyeler kaşığından yere yuvarlanıyor, bardağı tuttuğunda masa örtüsüne süt sıçratıyordu. Oğlu ve gelini bu durumdan rahatsız olmaya başlamışlardı.
Böylece karı koca köşeye küçük bir masa yerleştirdiler. Ailenin geri kalanları yemeklerinin tadını çıkarırken, büyükbaba bu küçük masada tek başına yiyordu. Zaman içinde bir iki tabak kırmasının ardından büyükbabaya yemekleri tahta tabakta verilmeye başlandı.
Böyle yalnız başına yemek yerken yaşlı adama göz attıklarında onu sessizce ağlarken buldukları oluyordu. Yine de karı kocanın büyükbaba ile konuşmaları yalnızca düşürdüğü çatal, döktüğü yemek için yapılan azarlamaların ötesine gitmiyordu.
Ailenin en küçük bireyi ise tüm bunları sessizce izliyordu. Bir öğleden sonra babası küçük oğlunu tahta parçalarıyla uğraşırken buldu ve tatlı bir sesle ona ne yaptığını sordu. Oğlu ise ona aynı tatlılıkla "Sana ve anneme ben büyüdüğümde kullanmanız için küçük birer kase yapıyorum" diye yanıt verdi ve işine devam etti. Bu sözcükler anne babasını o denli etkiledi ki, bir süre gözlerinden süzülen yaşlarla sessizliklerini korudular. Her ikisi de yapılması gerekeni biliyordu.
O akşamdan itibaren büyükbaba yeniden ailesiyle aynı masada yemeğini yedi ve ne oğlu, ne gelini düşen bezelyeleri, ıslanan masa örtüsünü, dökülen sütü dert etti.
GERÇEKTEN ZAMANI DURDURMAK ELİMİZDE DEĞİL… HANİ BİR ŞARKIDA ORSON WELLES SÖYLE DİYOR,BEN GENÇLİĞİN NE DEMEK OLDUĞUNU BİLİRİM…AMA SEN! YAŞLILIĞIN NE DEMEK OLDUĞUNU BİLEMEZSİN...
Mevlam o günlere bizi koymasin,ne bizden anamiza babamiza nede gelecekte evlatlarimizdan bizlere bunlari yasatmasin.
YAŞLI BİR ADAM
- Ugur Ozdemir
- Bölüm Yetkilisi
- Mesajlar: 993
- Kayıt: Pzt Ağu 14, 2006 9:36 pm
- Konum: Yurt Dışı
- yusuf_daldal
- Kayıtlı Üye
- Mesajlar: 183
- Kayıt: Sal Şub 05, 2008 12:47 am
- Konum: Yurt Dışı
- ERKAN_OZDEMIR
- Onursal Üye
- Mesajlar: 2218
- Kayıt: Cmt Tem 14, 2007 5:52 pm
- Konum: Amasya
Gerçekten çok anlamlı bir konu.Atalarımızın bizlere miras olarak bıraktığı"atasözlerinin hepsinin altında mutlaka bir gerçek yatmaktadır.''Adamın biri oğlunu evlendirmiş,zaman sonra kendi eşide vefat edince sığınacak yer olarak oğlunun ve gelininin yanına yerleşmiş.Gelini, adamcağızı bir türlü kabullenmezmiş onu hep horlarmış.Buna sesini çıkaramayan oğlu hanımına hiç söz geçiremezmiş.Durumlar dahada kötüleşince bu adamcağızı bir yurda göndermeye kara vermişler.Neticede oğlu babasını almış yurdun önüne bırakmış.Sonra çekip evine gitmiş.aradan saatler geçtikten sonra babasını bırakan evladı yaptığı işten utanmaya başlamış ve babasını geri getirmek için tekrara yurda gitmiş.Bir baksaki babası bıraktığı yerde duruyor,yurda girmemiş.Oğlu babasına baba neden yurda girmedin burada üşüdün demiş,babası oğlum:ben senin geleceğini biliyordum,çünkü ben babama senin yaptığını yapmadım.benim oğlumunda bana yapmayacağını biliyordum demiş.
Mevlam bizlere her zaman yardımcı olsun.............
Mevlam bizlere her zaman yardımcı olsun.............